Ana içeriğe atla

Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı nedir?


 

ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURMA HAKKI VE BU HAK KAPSAMINDA BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOLLAR

 

1.     ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURMA HAKKI NEDİR?

Kişisel ilişki kurma hakkı sadece Türk Medeni Kanunu’nda değil, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 9.maddesinin 3.fıkrasında, Avrupa Konseyi Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 4.maddesinin 1.fıkrası kapsamında da hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü üzere bu hak, hem ulusal hukuk sistemi hem de uluslararası sözleşmeler kapsamında korunmaktadır.

Kişisel ilişki kurma hakkı ifade itibariyle sadece anne veya babaya tanınan bir hakmış gibi görünse de , bu hakka çocuklar da sahiptir. Çocuk da anne, baba veya kanundaki şartları sağlayan üçüncü kişilerle kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Ayrıca düzenlemeler bu hakkı sadece anne, baba ve çocuğa tanımamış, üçüncü kişilerin de belli şartları sağladıkları takdirde bu haktan yararlanabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Kişisel ilişki kurma hakkı; ergin olmayan çocuk ile ebeveynleri veya kanunda şartları sağlayan üçüncü kişiler arasında iletişim ve iç ilişki kurmayı sağlamaktadır. Her ne kadar kişisel ilişki kurmayı bir hak olarak ifade etsek de ebeveynin çocuk ile kişisel ilişki kurması kendisi için ayrıca bir yükümlülüktür. Doktrin de kişisel ilişki kurmayı hem hak hem de yükümlülük olarak ifade etmektedir.

Çocukla kişisel ilişki kurmanın yükümlülük kısmında değinirsek; kişisel ilişki kurma hakkı velayet hakkından bağımsız bir hak olarak kabul edildiğinden, bu haktan feragat edilememekte veya devredilememektedir. Bu sebeple anne veya babadan birinin çocukla kişisel ilişki kurma hakkından feragat etmesine yönelik yapılan her türlü anlaşma geçersizdir ( kesin hükümsüzdür).

Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı genellikle boşanma davası sonrasında aklıllara gelse de bu hakkın uygulanma alanı daha geniştir. Bu hak;

·         Boşanma

·         Ayrılığa karar verilmesi

·         Anne ve babanın evli olmaması

·         Anne ve babadan velayet hakkının kaldırılması

·         Velayet hakkının değiştirilmesi

·         Anne ve Babanın Velayet Hakkı Kaldırılmamakla Birlikte Çocuğun TMK md. 347 uyarınca aile yanına veya kuruma yerleştirilmesi Hallerinde de bu hak kapsamında hukuki yollara başvurulabilecektir.

Daha önceki yazımızda çocukla 3. Kişilerin kişisel ilişki kurmasından bahsetmiştik. Bu yazımızın devamında anne ve babanın çocukla kişisel ilişki kurmasından bahsedeceğiz.

                                 I.            Ana ve Babanın Çocukla Kişisel İlişki Kurma Hakkı

Öncelikle anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurması hususu TMK md.323 ‘de düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 323.maddesinde;

‘’Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.’’

Hükümden de anlaşılacağı üzere anne ve babanın çocukla kişisel ilişki kurabilmeleri mahkeme kararı ile mümkündür. TMK 326/3 uyarınca; ‘’Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velayet hakkına sahip veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.’’

 TMK 323.maddesi uyarınca; Kişisel İlişki Kurma Hakkının Talep Edilebilmesi için gereken Şartlardan bahsetmemiz gerekirse;

1-      Kişisel ilişki kurulmasının talep edilmesi için, çocuğun talepte bulunan anne veya babanın velayeti altında bulunmaması veya anne veya babanın velayeti altında olsa dahi çocuğun velayet sahibi ebeveyne bırakılmamış olması gerekmektedir.

2-      Kişisel ilişki kurulmasında ÇOCUĞUN YARARI gözetilecektir. Çocukla kurulacak kişisel ilişkide, çocuğun yararı ebeveynin yararından daha üstün tutulduğundan, kişisel ilişki talebinin çocuğun üstün yararına uygun olması gerekmektedir.

3-      Çocukla kurulacak kişisel ilişkinin uygun nitelikte olması gerekmektedir. Hakimin kişisel ilişkinin uygun olup olmadığına yönelik gerçekleştireceği tespitte geniş bir takdir hakkı bulunmaktadır.

2.ÇOCUKLA KURULACAK KİŞİSEL İLİŞKİDE EN ÖNEMLİ KRİTER OLAN ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI KAVRAMI NEYİ İFADE ETMEKTEDİR? HANGİ DURUMLAR ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARINADIR?

Türk Medeni Kanunu’nun 182.maddesinin 2.fıkrası uyarınca kişisel ilişki kurulurken çocuğun özellikle sağlık, ahlak ve eğitim konuları hakkında yararının dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 324. Maddesinde çocukla kişisel ilişki kurulmasının sınırları çizilmiştir. İlgili maddede yer alan sınırlardan birisi de ‘’çocuğun yararı’’ kavramı olup, eğer kişisel ilişki tesis edilmesi çocuğun menfaatine hizmet etmiyorsa, kişisel ilişki kurulamayacaktır. Bu sebeple kişisel ilişki için açılacak davada asıl ispatlanması gereken nokta kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına olduğudur.

TMK’nın 324.maddesinde ;                                                                                                             ‘’  Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesi engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.                                                      Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada ön görülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.                                                                                                 Velayet kendisine bırakılan ana veya baba, kişisel ilişki düzenlenmesinin gereklerini yerine getirmezse çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayet değiştirilebilir. Bu husus kişisel ilişki kurulmasına dair kararda taraflara ihtar edilir.’’

Yukarıda yer alan Medeni Kanunu’muzun 324.maddesinin 2.fıkrasına göre; kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru, yararı tehlikeye girerse, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya verilmişse kendilerinden geri alınabilir. Buna göre ‘’çocuğun yararı’’ çocukla kişisel ilişkinin kurulup kurulamayacağının kararında en önemli kriter olarak yer almakta olup, ilişkinin kurulmasına ancak çocuğun yararı mevcutsa izin verilmektedir.

Türk Medeni Kanunumuz ve uluslararası sözleşmelerde yer alan çocuğun yararı kavramı, belli başlı eylemlerle sınırlı değildir. Diğer bir ifade ile farklı sosyokültürel çevrede yetişen, farklı kişisel özelliklere sahip çocuklardan birinin yararına olan eylem, diğerinin menfaatini zedeleyebileceğinden, belli davranışlar  çocuğun yararınadır şeklinde bir sınırlama yapmak mümkün değildir. Her insan biricik olduğu gibi, her çocuk içinde yarar kavramı özeldir. Bu sebeple çocuğun yararı kavramı soyut olmakla birlikte; hakimin takdir yetkisi kapsamında somut olayın özelliklerine göre karar verilebilecek bir kavramdır. Yine de durumu biraz daha somutlaştırmamız gerekirse; çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, ruhsal, zihinsel, ahlaki ve toplumsal gelişiminin olumlu yönde gelişmesi amacının gerçekleşmesine yönelik durumun oluşup olmayacağı tespit edilmelidir.

VELAYET HAKKINA SAHİP OLMAYAN ANNE VEYA BABANIN, ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI İÇİN AÇACAKLARI DAVADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR NELERDİR?

 

1-      Öncelikle açılacak davada, idrak çağında olan çocuğun görüşünün alınması gerekmektedir. Kişisel ilişki kurulması talep edilen çocuk idrak gücüne sahip ise; çocuğa açılan davada kişisel ilişki tesisine yönelik görüşü sorulmalı ve kendisini ifade etmesine izin verilmelidir. Çocuğun görüşü yüksek yararına ters olmadığı takdirde de çocuğun beyanına önem verilecektir. Bu sebeple açacağınız davada çocuk idrak çağında ise ve üstün yararı ile beyanı uyuşmaktaysa, çocuğun beyanının sizden yöne olması davayı kazanmak açısından güçlü bir olanak sağlamaktadır.

2-      Dava sürecinde kişisel ilişki kurulurken sadece çocuğun üstün yararına bakılmayacağı unutulmamalıdır. Kişisel ilişki talep eden anne veya babanın koşulları, yaşadığı ülke veya şehir, çalışıyorlarsa tatil günleri gibi hususlara da dikkat edilecektir. Çocukla kişisel ilişki kurulmasında her ne kadar öncelik çocuğun yararı olsa da, Yargıtay içtihatlarında ebeveynlerin de ebeveynlik duygularının tatminine uygun kişisel ilişki tesis edileceği açıkça ifade edilmiştir. Bu sebeple yargıtay kararlarında kişisel ilişki kararı verilirken çocuğun anne veya babasının yanında yatılı kalması esas olarak kabul edilmektedir. Yine de bu görüş, küçük yaştaki çocuklarla alakalı kişisel ilişki tesislerinde değiştirilebilmektedir.

3-      Açılan kişisel ilişki davasında, kişisel ilişki süresinin belirlenmesinde çocuğun yaşı, idrak yeteneği, kişisel ilişkinin gerçekleşeceği yer ve bu koşulların çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığının ortaya konulması büyük öneme sahiptir. Bu sebeple davayı açan tarafın,  kişisel ilişki süresi boyunca çocuğun gelişime uygun bir imkan sağlayacağı ve kişisel ilişki tesisinin çocuğun gelişimi için olumlu olacağının ortaya konulması önemlidir.

4-      Yukarıda da bahsettiğimiz üzere çocukla kişisel ilişki kurulması hakkından feragat edilmesi veya devredilmesi mümkün değildir. Bu sebeple önceki süreçte çocukla kişisel ilişki kurulmasına yönelik hakkınızdan feragat etmişseniz, feragat geçerli olmadığından, çocuğun üstün yararına uygun olacağı takdirde çocukla kişisel ilişki kurmak için dava açabilirsiniz.

 

5-      Türk Medeni Kanunu’nun 326.maddesi uyarınca çocukla kişisel ilişki için açılacak davada yetkili mahkeme, genel yetkili mahkemeden farklı olarak çocuğun oturduğu yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır. Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesi olacaktır.

 

6-      Açılacak dava basit yargılama usulüne göre yürütülecektir. Bu sebeple açılacak davada kişisel ilişki kararının çocuğun yararına uygun olacağına yönelik delillerin açıkça ortaya konması büyük bir öneme sahiptir.

                                                                                                               Av.Sedef KILIÇ AKARSU                                                                                                                      Stj. Av. Merve  Nur ŞAHİN 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşçi Alacaklarının İcrası- Net/Brüt Ayrımı

                  İş davaları neticesinde hükmedilen işçilik alacakları brüt yahut net olarak hesap edilmektedir.  Bu hususta hukuken bir sınırlandırma söz konusu olmayıp, davacının talebi ile mahkeme net ya da brüt olarak alacağa hükmeder.  Ancak, mahkemenin vermiş olduğu kararın icrasında bir sınırlama getirilmiştir. İşçi alacaklarına ilişkin hüküm (net - brüt) hangi şekilde verilmiş olursa olsun net üzerinden icraya konulmaktadır. Mahkeme hükmü terditli olarak tesis edilmediğinden alacağın brütten nete çevrilerek icra takibine girişilmesi önem taşır.  Aksi halde borçlu vekilince icra mahkemesine açılan şikayet davasında takibin iptali/düzeltilmesi söz konusu olacaktır. Bu dava tahsili geciktirdiği gibi; yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi ekstra giderlerin yapılmasına neden olacaktır.                         T.C.     ...

Avukatın müvekkili hakkında icra takibi yapması usulü

Avukatın müvekkilinden tahsil edemediği vekalet ücretini icra yoluyla tahsil etmesinden evvel, bu hususta Baro'ya bildirim yapılması zaruridir.  Aksi halde disiplin suçu işlenmiş kabul edilmekle, avukat  hakkında disiplin cezasına hükmolunur.  TBB DİSİPLİN KURULU KARARI Tarih – Esas No – Karar No Konu T. 24.04.2016 E. 2016/146 K. 2016/318 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 47. maddesi hükmünün Baro’ya bildirim zorunluluğu kısmı açık olduğundan, bir avukat ücret alacağı konusunda dava açma yolunu tercih edebileceği gibi, elindeki ücret sözleşmesi ile ilamsız takip yapma yolunu da tercih edebileceğinden, icra takibine başlamadan önce de bu kural gereği bildirim yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. (Yas 34,134. TBB Mes. Kur 47) İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Şikâyetli avukat hakkında … Barosu Yönetim Kurulu’nun 29.04.2015 günlü ve 68 sayılı ka...

SİTE VE APARTMAN KURUL TOPLANTISI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

                      Ofisimiz Kat Malikleri Kurulu toplantısına müvekkilleri adına katılmakla birlikte, alınan kararlara itiraz edilmesi ve iptal davaları açılması konusunda tecrübeye sahiptir.  www.metishukuk.com.tr sitesinden konusunda uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.                    SİTE VE APARTMAN KURULU TOPLANTISI                                        ( KAT MALİKLERİ KURUL TOPLANTISI)                          Kat Malikleri Kurulu kavramının neyi ifade ettiğini açıklamak gerekirse; Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 27.maddesinde düzenlenen ve anagayrimenkulün genel kurul organı olarak da ifade edilen kat malikleri kurulu, tüm kat maliklerinin yer aldığı ve ana taşınmazı...