YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2024/4856
K. 2024/4853
T. 26.6.2024
DAVA : Taraflar arasındaki aile konutu olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bir kısım davalılar vekili ve davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davalılar vekili ve davalı ... (asıl) tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... Mahallesi, 2630YC Pafta, 298 ada, 13 parselde kayıtlı 5 numaralı bağımsız bölümün müvekkili ve murisin aile konutu olduğunu, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; babasının vefatından sonra davacının evde oturduğunu ve bu durumu engellemediğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
2.Davalılar ... ve ... vekili özetle; tapudan dahi şerhin istenebileceğini, taraf sıfatlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre miras hakkına mahsuben özgülenme bakımından taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti yönünde karar verilebileceği, davacının ölen eşi ile birlikte dava konusu daireyi aile konutu olarak kullandıkları gerekçesiyle davanın kabulüne Konya ili ... ilçesi ... Mahallesi 298 ada, 13 parsel 2. kat 5 numaralı bağımsız bölümde tapuya kayıtlı taşınmazdaki dairenin aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... ve davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının resmi bir ikametgah belgesi sunmadığını, tarafların dava konusu taşınmazı sürekli kalmak niyetiyle kullanmadıklarının apaçık kanıtı olduğunu belirterek davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; davacının resmi bir ikamet belgesi sunmadığını, aynı apartmanda başka bir daire muris tarafından ona bağışlanmışken bu daire için aile konutu şerhi istenmesinin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın kabulü yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu meskenin davacı ve müteveffa eş tarafından aile konutu olarak kullanıldığı, davaya konu meskende halen davacının ikamet ettiği, davacının adres kaydı ile davaya konu meskenin adresinin aynı olduğu, davanın kabulünün doğru ve yerinde olduğu anlaşılmakla bir kısım davalıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ... (asıl) temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
1.Bir kısım davalılar vekili özetle; istinaf sebeplerini tekrarla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... özetle; istinaf sebeplerini tekrarla kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu olan konutun murisin ölüm tarihinde davacı ve muris tarafından aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194 üncü, 240 ıncı, 279. ve 652. maddeleri; 6100 Sayılı Kanun'un 369 uncu, 370. ve 371. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... ve davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ... tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/4693
K. 2024/3686
T. 21.5.2024
DAVA : Taraflar arasındaki aile konutu nedeniyle ipoteğin kaldırılması, aile konuşu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle;davalının ... Bodrum Şubesince gönderilen Bodrum .... Noterliğinin 01.09.2016 gün ve 11026 yevmiye numaralı ihtarı ile ... . San. ve Tic. Ltd. Şti.nin kullandığı kredinin teminatını teşkil etmek üzere 1982 yılından bu yana kendisi, eşi ve ortak çocukları ile birlikte yaşadıkları ve eşi ...'e ait aile konutu niteliğinde bulunan tapunun İzmir ili ... ilçesi 16 pafta, 47 ada, 14 parsel kat mülkiyeti 226 cilt, 22259 sayfada, Kat:3 bağımsız bölüm 7 numaralı taşınmaz üzerine açık yazılı muvafakatı dışında davalı banka lehine ipotek tesis ettirildiğini, ipoteğin fekkini, aksi halde ipoteğin fekkine dair dava açılacağının bildirildiğini, ihtarnamenin 21.10.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalının ipoteği kaldırmamakla birlikte kötü niyetle 03.11.2016 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile Denizli 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/6094 Esas sayılı takibini açtığını, evli olduğunu bildiğini tapu kaydında kat mülkiyetine ve yerinde yapılan değerlendirmede yerin konut olduğunu, ipotek verenin ve ailesinin bu adreste daimi olarak oturduklarını, aile konutu olarak kullanıldığını bildiği açık yazılı muvafakatını almadan ipotek tesis ettirdiğini, sunulan rıza belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, böyle bir belgeden haberinin olmadığını iddia ederek 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince davasının kabulüne ipoteğin kaldırılmasına, aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu İzmir ili, ... İlçesi, ... Mah. 47 ada, 14 parsel, 3. kat, 7 bb numaralı mesken vasıflı taşınmaz üzerinde doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere banka lehine 1. derecede 300.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettiğini, avanın kötü niyetli, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, borçlu ...'in davaya dahil edilmesi gerektiğini, ipoteğe konu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, kütükte taşınmazın aile konutu olduğuna, malikinin tasarruf ehliyetinin sınırlandığına dair herhangi bir şerh bulunmadığını, 17.11.2015 tarihinde yazılı olarak rıza beyanında bulunulduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Dahili davalı ... 03.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunu, ortak çocukları ...'in Bodrum'da yaşadığını ve orada iş yaptığını, iş yerinde sermayeye ihtiyaç duyduğundan kendisine işlerinin büyümesi için krediye ihtiyacı olduğunu ve alacağı krediyi süresinde ödeyeceğini söylediğini, ikna olduğunu ve kendisine ait olan ev üzerine ipotek verdiğini, bundan eşinin hiç haberinin olmadığını, oğlunun kendisine işlerinin umduğu gibi gitmediğini, krediyi ödeyemediğini söylediğini, bunun üzerine bankanın borcun ödenmesi için ihtar gönderdiğini, eşinin ihtarla hem borçtan hem de ipotekten haberdar olduğunu bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu tapu kaydına ipotek tesis edilen taşınmazın davacının eşi ve çocukları ile birlikte oturduğu aile konutu olarak kullanıldığı ve davacı eşin açık rızası alınmadan ipotek tesis ettirildiği, krediyi ödeyemediğini söylediğini, bunun üzerine bankanın borcun ödenmesi için ihtar gönderdiğini, eşinin ihtarla hem borçtan hem de ipotekten haberdar olduğunu bildirdiği, dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarından da davaya konu ipoteğin konulduğu taşınmazın davacı ve eşinin oturduğu aile konutu olduğu, bu taşınmazın tapu kaydına konulan ipotekten davacının haberdar olmadığı, bankadan çekilen kredi borcunun ödenmemesi üzerine bankaca davalı eşe gönderilen ihtarname üzerine davacının bu taşınmazın tapu kaydına konulan ipotekten haberdar olduğu, davalı banka tarafından delil olarak sunulan ve davaya konu ipoteğin davacı eşin rızası ile konulduğunu bildirdiği 17.11.2015 tarihli rıza açıklaması belgesindeki davacı adına atılı imzanın davacının eli ürünü olduğunun İstanbul Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi'nden alınan 20.03.2019 tarih, 2019/27940 Sayılı raporda tespit edilemediğinin bildirildiği, dolayısıyla bu rıza belgesindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun davalı banka tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi gereğince davanın kabulüne, dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mah, 47 ada, 14 parsel, 3.kat, 7 numaralı bağımsız bölümde mesken niteliğinde davalılardan ... adına tapuya kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydına diğer davalı ... AŞ. tarafından davalı ...'in borcu nedeniyle 26.11.2015 tarih ve 23302 yevmiye no'su ile konulan ipoteğin kaldırılmasına ve taşınmazın tapu kaydına 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle;dava konusu taşınmazın tapu kaydına aile konutuna ilişkin bir şerhinin işlenmediğini, müvekkili bankanın iyi niyetli üçüncü şahıs olup tapu kaydına itibar ederek ipotek tesis ettiğini, tapuda aile konutu şerhi olarak görünmeyen taşınmazla ilgili olarak iyi niyetle ayni hak elde eden üçüncü kişinin bu hakkının 4721 Sayılı Kanun'un l023. maddesi gereğince korunması gerektiğini kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında; davacının rızası alınmaksızın taşınmaz kaydı üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edildiği, basiretli davranmayan davalı bankanın iyi niyet iddiası dinlenilemeyeceği,dayanılan ve toplanan delillere göre, Mahkemece davalı banka aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesinde usul, yasa ve dosya kapsamına göre aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1). alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi gereğince 492 Sayılı Harçlar Kanunu'na 8492 göre ödenecek her türlü harçtan istinadır. “Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 Sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aile konutu nedeniyle ipoteğin kaldırılması, aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesinin doğru olup olmadığı, davacı malik olmayan eşin ölümü halinde aile konutuna sağlanan korumanın devam edip etmediği, davanın konusuz kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Kanun'un 2. maddesi, 194. maddesi, 1023. maddesi. 6100 Sayılı Kanun'un 353. maddesi, 369. maddesinin birinci fıkrası, 370. maddesiyle 371. maddesi.
3. Değerlendirme
Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebiyle açılmıştır. Mahkemenin 09.07.2019 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince 16.02.2023 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, davacı eş ... 13.11.2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi, malik olmayan eşe sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen dava etme yetkisi (aktif husumet ehliyeti) sağlamakta olup bu hükmün sağladığı hak dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği devam ettiği sürece geçerli olacaktır. Bu durum malik olmayan eşe sağlanan bir koruma olup onun ölümü nedeniyle korunmaya değer bir yarar kalmayacaktır. 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi "Aile Konutuna" sağladığı haklar mirasçısına geçmez. Somut olayda davacı malik olmayan eş ...'in vefat etmesi nedeniyle evlilik ölümle sona ermiş, aile konutuna sağlanan koruma ortadan kalkmış olup dava konusuz kalmıştır. (HGK, 2023/2-159 E., 2024/38 K. sayılı ilam) Bu halde, Mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilip, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2024/4049
K. 2024/3630
T. 21.5.2024
DAVA : Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davacı ... yönünden davanın usulden reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; Konya ili, ... ilçesi, ... Mah. 14363 ada, 1 parsel A blok, Zemin kat 2 bağımsız bölüm numarada kayıtlı olan konutta ikamet ettiklerini, konutun aile konutu olduğunu, davalıların aralarında akdettikleri 25.08.2011 tarih ve 547 Sayılı kredi sözleşmesine istinaden davacılardan eş ...'nın rızası alınmadan bu taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, bu ipotek tesisi ile davalı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, bu durumun aile konutları üzerinde açık bir tehdide dönüştüğünü, aile konutu üzerindeki ipotek tesisinin yaşam, konut ve barınma haklarını tehdit altına aldığını davalıların aralarında akdettikleri 25/08/2011 tarih ve 547 Sayılı kredi sözleşmesinde ortak aile konutu olan Konya ili, ... ilçesi, ... Mah. 14363 ada, 1 parsel A blok, Zemin kat 2 bağımsız bölüm numaralı evleriyle ilgili açık rızaları alınmadan tapu sicil kaydına konulan ipoteğin kaldırılmasına, her türlü satış ve icra işlemlerinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbirden durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; davalı eşe 25.08.2011 tarihinde 250,000,00 TL limitli ticari kredi kullandırıldığını, kredinin teminatı olarak üzerinde aile konutu şerhi bulunmayan dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini ve davalı adına kayıtlı aracın rehin olarak verildiğini, ipotek tesisi sırasında taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığından kötü niyet iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde davanın eşlerden biri tarafından açılabileceği belirtildiğinden tarafların kızı olan ...'nın taraf ehliyetinin bulunmadığını, diğer davacı ... yönünden yapılan incelemede ise davalı ... adına kayıtlı aile konutu olan taşınmaza, davalı kocanın kendisinin çektiği ticari kredinin teminatı olarak davalı bankaya 27.09.2011 tarihinde ipotek verdiği, taşınmazın ipoteğin verildiği tarih itibariyle aile konutu olduğu dosyadaki delillere göre sabit olup; davalı bankanın da taşınmazın aile konutu olmadığı yönündeki karşı iddiasının bulunmadığı, taşınmaza ipotek konulurken davacı eşin açık rızasının olduğuna dair kayıt ve belge bulunmadığı, taşınmaza ipotek konurken ipotek tescil talep belgesi ve tapu kayıt belgelerinde taşınmazın mesken olduğunun açık olduğu ayrıca buradaki davalı malik adresi ile kredi sözleşmesindeki adresin aynı adres olduğu, taşınmazın mesken olduğunun ipotek işlemleri sırasında da davalı bankaca bilindiği anlaşılmakla, davalı bankanın 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesinde geçen rızayı almadığı gibi basiretli tacir gibi davranıp taşınmazın aile konutu olup olmadığnı araştırmadığı, rıza almadan ipotek tesis ettiği gerekçesi ile davacı ... yönünden davanın usulden reddine, davacı ... yönünden davanın kabulüyle Konya Selçuklu İlçesi, Dumlupınar Mahallesi, 14363 ada, 1 numaralı parsel 2 numaralı bağımsız bölümdeki davalı bankaca konulmuş olan 27.09.2011 tarih ve 31371 yevmiye numaralı ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı banka vekili temyiz dilekçesinde; aile konutu olarak belirtilen yerde keşif yapılmadan karar verildiğini, ipoteğin konulduğu esnada tapu kütüğünde aile konutu şerhinin bulunmadığını, bankanın kötü niyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığını, kullanılan kredinin tivari kredi olduğunu, mahkemece bu hususun tartışılması gerektiğini, taşınmaza aile konutu şerhinin ipoteğin konulmasından bir sene sonra konulduğunu, bu nedenle davacı ...'nın iyi niyetli olmadığını ve ipoteğin tesis edildiğini bilmeme imkanının bulunmadığını belirterek davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olup uyuşmazlık davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Kanun'un 6. maddesi, 194. maddesi; 6100 Sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesiyle 439. maddesinin ikinci fıkrası. Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/2-159 Esas, 2024/38 Karar sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması talebiyle açılmıştır. Mahkemenin 29.03.2016 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş olup, davacı eş ...'nın 17.11.2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi, malik olmayan eşe sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen dava etme yetkisi (aktif husumet ehliyeti) sağlamakta olup bu hükmün sağladığı hak dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği devam ettiği sürece geçerli olacaktır. Bu durum malik olmayan eşe sağlanan bir koruma olup onun ölümü nedeniyle korunmaya değer bir yarar kalmayacaktır. 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi "Aile Konutuna" sağladığı haklar mirasçısına geçmez. Somut olayda davacı malik olmayan eş ...'nın vefat etmesi nedeniyle evlilik ölümle sona ermiş, aile konutuna sağlanan koruma ortadan kalkmış olup dava konusuz kalmıştır. (HGK, 2023/2-159 E., 2024/38 K. sayılı ilam) Bu halde, Mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilip, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/7228
K. 2024/3057
T. 2.5.2024
DAVA : Taraflar arasındaki aile konutu tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Edirne ili, ... ilçesi, ... beldesi hudutları dahilinde bulunan 6390 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı müvekkilinin eşi ... adına, intfia hakkının ise müvekkili adına kayıtlı olduğunu, muris ile müvekkilinin ortak çocuklarının bulunmadığını, davalılar murisin kardeşleri olup, müvekkili ile birlikte mirasçı olduklarını, dava konusu taşınmazda müvekkili ile birlikte murisin evlendikleri tarihten bu yana birlikte oturduklarını ve aile konutu olarak kullandıklarını, halen de müvekkilinin dava konusu taşınmazda oturduğunu belirterek Edirne ili, Uzunköprü ilçesi, Kırcasalih beldesi hudutları dahilinde bulunan 6390 parsel sayılı taşınmazın muris ...'nin ölüm tarihinde aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde; Aile konutu şerhi tarafların evlilik süreci içerisinde konulan bir tedbir olduğunu, boşanma kararının kesinleşmesi veya ölüm ile sona erdiğinden anılan şerhin ...'nin ölümünden sonra tapu kaydına konulmasının mümkün olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... cevap dilekçesinde; ...'nin vefat ettiğini, bu sebeple şerhin hükmünün kalmadığını, dava konusu taşınmazda intifa hakkı bulunduğu için davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, dava konusu arsa üzerinde 2 katlı ev bulunduğunu ve bu yapının alt katında kiracı oturduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı ... cevap dilekçesinde; ...'nin vefat ettiğini, bu sebeple şerhin hükmünün kalmadığını, dava konusu taşınmazda intifa hakkı bulunduğu için davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, dava konusu arsa üzerinde 2 katlı ev bulunduğunu ve bu yapının alt katında kiracı oturduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.Davalı ... cevap dilekçesinde; ...'nin vefat ettiğini, bu sebeple şerhin hükmünün kalmadığını, dava konusu taşınmazda intifa hakkı bulunduğu için davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, dava konusu arsa üzerinde 2 katlı ev bulunduğunu ve bu yapının alt katında kiracı oturduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
5.Davalı ... cevap dilekçesinde; ...'nin vefat ettiğini, bu sebeple şerhin hükmünün kalmadığını, dava konusu taşınmazda intifa hakkı bulunduğu için davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, dava konusu arsa üzerinde 2 katlı ev bulunduğunu ve bu yapının alt katında kiracı oturduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6.Davalı ... usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş, davaya cevap vermemiş, kendisini vekille de temsil ettirmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraf ve tanık beyanları, nüfus kaydı, tapu kaydı ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacının 08.02.1977 tarihinde ... ile evlendiği, ...'nin 05.12.2019 tarihinde vefat ettiği, dava konusu "Edirne ili, ... ilçesi, ... Beldesi imar planı içerisinde kalan 6390 numaralı parselin davacının eşi adına kayıtlı olduğu, taşınmazın vasfının tapu kaydında arsa olarak gözüktüğünden dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapıldığı, parsel üzerinde kat irtifa hakkı ve kat mülkiyeti tesisi kurulmamış zemin kat + 1 katlı toplam 2 katlı binanın olduğu, dava konusu taşınmazın ... ve ... çifti tarafından evlendikleri tarihten beridir sürekli olarak barınmak üzere kullanıldığı, aile konutları olduğu, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle davası konusu taşınmazın 05.12.2019 tarihinde vefat eden ... ile davacı eşi ...'nin aile konutunun olduğunun tespitine, yargılama gideri ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ...'nin vefat ettiğini, aile konutu şerhinin hükmü kalmadığını, dava konusu taşınmazda intifa hakkı bulunduğundan, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca dava konusu arsa üzerinde 2 katlı ev olduğunu, alt katında kiracı oturduğunu, davacı tarafın 2 katlı evin hangi kısmı için aile konutu şerhi konulmasını istediğini açıklamadığını, aile konutu şerhinin tapu kütüğünde kaydı bulunan taşınmazlar yönünden konulabileceğini, taşınmazın tapu kütüğünde arsa olarak gözüktüğünü, parsel üzerinde kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulmamış zemin kat + 1 kat olmak üzere 2 katlı bina olduğunu, bu nedenle aile konutu olduğunun tespitine karar verilemeyeceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Yapılan inceleme sonucu; Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır.
Somut olayda, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde TMK'nın 652. maddesi gereğince dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için dava açacaklarını beyan etmiştir. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. Taşınmazın tapu kaydında arsa olarak gözükmesi ve arsa üzerinde bulunan iki katlı bina üzerinde kat irtifakı ya da kat mülkiyetinin kurulmamış olması, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti davası açılmasına engel teşkil etmemektedir.
Tarafların murisi ... ile davacı ...'nin 08.02.1977 tarihinde evlendiği, muris ...'nin 05.12.2019 tarihinde vefat ettiği, dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetinin tarafların murisi ...'ye ait olduğu, taşınmaz üzerinde davacı ... lehine intifa hakkı bulunduğu, Uzunköprü İlçe Nüfus Müdürlüğünün 06.05.2022 tarihli müzekkere cevabından, davacı ile muris Selmiye'nin 08.02.2007 tarihinden itibaren ikamet adreslerin dava konusu taşınmaz olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı tanıkları, davacının eşi muris Selmiye ile birlikte dava konusu taşınmaz üzerine bulunan binanın üst katında oturduğu, binanın alt katında davacı ve murise göz kulak olmak üzere Ş. Sivri'nin 17 yıldır oturduğu, Ş. Sivri alt katta oturmaya başlamadan önce de tarafların taşınmazın üst katında oturduğu, alt katta kimsenin oturmadığı şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Dava konusu arsa niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan zemin+1. kattan oluşan binanın 1. katının, davacı ve muris tarafından aile konutu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince taşınmazın tamamının aile konutu olduğuna ilişkin verilen kabul kararı usul ve yasaya aykırı olduğu " gerekçesiyle bir kısım davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüyle dava konusu Edirne ili, ... ilçesi, ... Köyü, ... mevkii, 6390 ada, 645,25 m2 arsa niteliğinde tapuya kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan zemin+1. kat niteliğinde bulunan binanın 75 m2 yüzölçümlü, 2+1 odadan oluşan 1. katının, davacı ve muris eşi Selimiye Kastamoni'nin vefatına kadar aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bölünemez nitelikte olan, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurularak bağımsız bölümlere ayrılmadığı ve zaten aslında 2 katlı dublex ev niteliğinde olan bir evin bir katının tüm evden ayırarak sadece o kısmı için aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesinin mevcut durumla bağdaşmadığı, zira dava konusu taşınmazın tamamını davacı müvekkil ile eşi ... tarafından bir bütün olarak kullanıldığı ve müvekkil eşinin ölümünden sonra da kullanılmaya devam ettiği, kısaca muris ...'nin ölüm tarihinde binanın tamamı nın aile konutu olduğu, tarafların çocukları olmadığından yeme-içme, alışveriş dahil he konuda yardımcı olan bir aileyi yanlarına aldıkları ve birlikte yaşadıkları, halen de bu şekilde devam ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan murisin ölüm tarihi itibariyle taşınmazın tarafların aile konutu olduğunun tespitine yönelik davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı, 194 üncü, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri. 4721 Sayılı Kanun'un 6. ve 194. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve bir kısım davalılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2024/461
K. 2024/903
T. 15.2.2024
DAVA : Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ipoteğin kaldırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi ...'ın sağlığında Şirinevler Mahallesi 665....No:14 Altınordu Ordu adresinde bulunan ve tapuda Ordu İli Altınordu İlçesi Şahincili Mahallesi 1575 Ada 20 parselde kayıtlı 6 numaralı bağısız bölümün maliki olduğunu müvekkilinin eşi vefat edene kadar son dokuz yıl bu taşınmazda ikamet ettiğini, müvekkilinin başka meskeni olmadığını, vefat eden eşin müvekkilinden habersiz evlilik birliği içerisinde edindikleri bu taşınmazı yalnız kendi adına tescil ettirmesi ve vefatından önce de oğlunun kullandığı kredi için ipotek vermesi nedeniyle müvekkilinin tek konutundan mahrum kalacağını, müvekkili ile görüşmelerinde müvekkilinin bazı evraklara imza atmışsa da esasen okuma yazma bilmediğinden ve hayatında hiç okula gitmediğinden neye imza attığını bilmediğini bu nedenle de ipoteğin tesisi için atılan imzaların geçersiz olduğunun açık olduğunu, söz konusu konutun Ordu İcra Müdürlüğünün 2019/1639 Esas sayılı dosyasında 20.06.2019 tarihinde yapılan ihale ile satışa çıktığını neticesinde alacaklı bankanın alacağına mahsuben müvekkilinin tek ikametini aldığını, iş bu satışın neticesinde tescilin bankaya geçmesi halinde müvekkilin gereksinim duyduğu barınma ihtiyacını karşılayamaz hale gelmesine yol açacağını, davalı banka tarafından da eksper raporu alındığını ve bu rapor alındığında taşınmazın aile konutu olduğunun anlaşılmamasının söz konusu olmadığını, tapuda aile konutu şerhi olmasa da bunu bilebilecek durumda olan veya bilen kişinin iyi niyetinin bulunduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin Hukuk Genel Kurulunca da açıkça ifade edildiği üzere geçerli olduğunu kabul etmenin imkansız olduğunu arz edilen nedenlerle taşınmaz tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına ve taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Ordu Tapu Müdürlüğünün 30.01.2012 tarih ve 1093 yevmiye numaralı Resmi Senedi gereğince davacının eşi ... adına kayıtlı davaya konu taşınmazın davacının oğlu ve bu davada diğer davalı olan ...'ın müvekkili banka nezdinde açılmış ve açılacak bilcümle hesap ve sair tüm işlemlerden doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak müvekkili banka lehine 260.000,00 TL bedelli ve 1. derecede ipotek ettirildiğini, Ordu İcra Müdürlüğünün 2019/1639 Esas sayılı dosyasında asılları bulunan ve ekte sundukları ipotek belgesi ve resmi senet gereğince müvekkili bankanın ipotek alacaklısı olduğunu, bahsi geçen ipotek tesisi işlemi esnasında ekte sunulan 30.01.2012 tarihli Gayrimenkul Malikinin Eşinden Alıncak Muvafakatname adlı belgeden de açıkça anlaşılacağı üzere müvekkili banka tarafından malik ...'ın eşi olan davacıdan muvafakatname alındığını bu bakımdan davacı yanın beyanlarına itibar etmenin mümkün olmadığını, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2013/18489 Esas ve 2014/3970 Karar sayılı ilamında davacının ipotek işlemine muvafakat vermesi nedeniyle davacının reddi gerektiğinin hükme bağlandığını, müteveffa ...'ın 04.09.2016 tarihinde vefat ettiğini Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.03.2015 tarih ve 2014/9016 Esas ve 2015/5407 Karar sayılı ilamında evliliğin ölüm ile sona ermesi nedeniyle dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiğini, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davacı ve müteveffa eşinin uzun bir süredir Karakoca Mahallesi M. Efendi Sok. No:21 Ulubey Ordu adresinde ikamet ettiğinin sunulan mernis bilgilerinden anlaşıldığını dava konusu taşınmazda davalı ... ve eşinin yaşadığını, arz edilen nedenlerle haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ...'a dava dilekçesi ve duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilmiş ancak davalı ...'ın davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davacı vekilinin dava dilekçesi ile davalının eşi ...'ın Ordu İli Altınordu İlçesi Şahincili Mahallesi 1575 ada 20 parselde kayıtlı 6 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğu, davalının ölüm tarihine kadar davacı ile bu taşınmazda yaşadıklarını ve aile konutu olarak kullandıkları, davalı H.'in davalı bankadan kullandığı krediye karşılık olarak taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, davacının da okuma yazma bilmemesine rağmen imzasının alındığı, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, yapılan ihale neticesinde taşınmazın davalı bankaya satıldığı, kurulan ipoteğin taşınmazın aile konutu vasfında olması ve davacının muvafakatinin alınmaması sebebi ile geçersiz olduğu beyanıyla ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava ettiği, davalı banka vekilinin öncelikli olarak davanın reddini savunduğu ve ihalenin kesinleşmesi ile davanın konusuz kaldığını beyan ettiği, nüfus kayıtlarından anlaşıldığı üzere davacının eşi ...'ın 04.09.2016 tarihinde vefat ettiği, yargılamaya konu icra takibinin ise 2019 yılında başlatıldığı, davacı eşinin vefatı ile aile konutuna dair iddiada bulunma hakkını kaybettiği, tüm bu sebeplerle davacının dava açma açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin 16.3.2021 tarih, 2020/1183 Esas, 2021/862 Karar sayılı kararıyla; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 13.10.2021 tarihli, 2021/4578 Esas ve 2021/7239Karar sayılı kararıyla aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu, bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işleminin geçersiz olduğu, evlilik sadece boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin aile konutuna sağladığı korumanın sona erdiği, aile konutu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen koruma malik eş sağ iken başlayıp, malik eşin ölümünden sonra da devam ettiği, geçerli bir işlemin olmadığının kabul edildiği hallerde, malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırmasının düşünülemeyeceği, malik olmayan eşin bu davayı açmaktaki hukuki yararının malik eşin ölümünden sonra da devam etmekte olduğu, bu anlamda malik eşin dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra ölmesinin herhangi bir öneminin bulunmadığı, önemli olanın tasarruf işlemi sırasında evlilik birliğinin varlığı ve malik olmayan eşin tasarruf işlemine açık rızasının bulunup bulunmadığının olduğu, açıklanan sebeplerle Mahkemece tarafların gösterdiği deliller bir bütün halinde değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi'nin ipoteğin kaldırılmasına yönelik esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkeme hükmünün ipoteğin kaldırılması davası yönünden bozulmasına, bozma sebebine göre ipoteğin kaldırılması davasına yönelik sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacının aile konutu şerhi davasının reddine yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi 18.10.2022 tarihli ve 2021/459 Esas, 2022/412 Karar sayılı kararla; Yargıtay bozma ilamına uyularak işin esasına girildiğini, tarafların toplanmasını talep ettikleri delillerin toplandığı, davalı banka tarafından dosyaya sunulan muvafakat belgesinde davacının 30.01.2012 tarihli imzasının bulunduğu, yargılama sırasında beyanına başvurulan davacı tanıkları, davacının eşi Hayrettin'in 6 yıl önce vefat ettiğini, vefat edene kadar davacı ile yargılamaya konu dairede oturduklarını, davacının burada oturmaya devam ettiğini, davacı ve eşinin başka evlerinin olmadığını, ilgili taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, davacının taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği tarihte buna razı gelmediğini, davacının ilkokul terk olduğunu, okuma yazma bilmediğini, evine gelen faturaları okumayamadığını, komşularından bu hususta yardım istediğini beyan ettiği, somut olayda yargılamaya konu taşınmazın aile konutu vasfında olduğu, davacı kadının okur-yazar olmadığı, ipoteğin kurulduğu tarihte davalı banka tarafından davacı kadının imzası alınmış ise de davacının yapılan işlemin içeriğine dair bilgi sahibi olmadığı, verilen imza ve muvafakatin bu hali ile geçerli olmadığı gerekçesiyle açılan davanın kabulüyle Ordu İli, Altınordu İlçesi, Şahincili Mahallesi, 1575 ada 20 parsel 6 numaralı bağımsız bölüm üzerine davalı banka tarafından konulan ipoteğin kaldırılmasına, aile konutu şerhi konulmasına yönelik talebin daha önce hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş olması ve bu husustaki kararın Yargıtay onaması ile kesinleşmiş olması sebebi ile yeniden hüküm tesis edilmesine yer olmadığına, Ordu İcra Müdürlüğünün 2019/1639 Esas sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına yönelik kararın esas hakkındaki karar kesinleşene kadar aynen devamına karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 02.05.2023 tarihli, 2023/2726 Esas ve 2023/2058Karar sayılı kararıyla; "1.6100 Sayılı Kanun'un "Yazı veya imza inkârı" başlıklı 208. maddesinin birinci fıkrasında; "Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır." hükmü bulunmaktadır. Yine aynı Kanun'un 206. maddesinin kenar başlığı "İmza atamayanların durumu" şeklinde düzenlenmiş olup aynı maddenin birinci fıkrasında okuma yazma bilmediği için imza atamayanlar, ikinci fıkrasında ise okuma ve yazma bildiği halde imza atamayanların durumu düzenlenmiştir. İmza atabilenler için herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
2.Somut davada, davacı malik olmayan eş, ölen malik eş tarafından dava konusu taşınmaza ipotek konulması esnasında banka tarafından kendisinden imza alındığını ancak belgenin içeriğinden bilgi sahibi olmadığını, okuma yazma bilmediğini ve bu nedenle muvafakatnamedeki imzasının geçerli olmadığını iddia etmiş ise de kendi iddiasına göre okuma yazma bilmediği halde davalının delil olarak sunduğu muvafakatnameyi imzalamış olduğundan, belgenin sahteliği de ileri sürülmediğinden 6100 Sayılı Kanun'un 206. maddenin birinci maddesine dayanılamaz. Ayrıca 6098 Sayılı Kanun'un 15. maddesinde imzanın borç altına girenin el yazısı ile atılmasının zorunlu olduğu belirtilmiş olup, davacı el yazısı ile imzasını atmış ve imzasını da inkâr etmemiştir. Hal böyle olunca, 6100 Sayılı Kanun'un 206. maddesi ve 208. maddesinin birinci fıkrası ile 6098 Sayılı Kanun'un 15. maddesi gözetildiğinde davacı imzasını da inkâr etmemiş olduğundan davacı eşin aile konutu niteliğindeki taşınmaza konulan ipotek işlemine rızası bulunduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın ipoteğin fekkine ilişkin davasının reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri. 4721 Sayılı Kanun'un 194. maddesi. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 15. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 Sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 15.02.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder