İş Hukuku Mevzuatına sonradan katılan "İşe İade Davası" olarak adlandırılan bu dava türünde birkaç husus önem arz etmektedir.
Şöyle ki;bu dava türü adı üstünde " işe iade edilmek" talebi ile açılır. Aslında kanunda bu dava; iş güvencesi kapsamı içerisinde tanımlanan hükmün uygulamadaki karşılığıdır.
Davanın amacı; işçi, işverenin kendisini geçersiz / haksız fesih ile işten attığını düşünüyor ise feshin ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Davada ispat edilecek husus; feshin geçerli nedenle yapılıp yapılmadığı hususunda toplanmaktır.
Feshin geçerli nedenle yapıldığını da işveren ispat edecek olup, davacının (işçinin) yalnızca işten haksız / geçersiz fesih ile atıldığını iddia etmesi gerekir.
Bu davada alacak davası ( kıdem tazminatı vs) gibi işverene ispat yükü yüklemektedir.
Davacının işten haksız / geçersiz atıldığını yalnızca iddia etmekle yükümlü olup, fesih nedenini bildirmesine ya da ispatlamasına gerek yoktur.
Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu dava, feshin işverence haksız / geçersiz nedenlerle yapılması durumunda ikame edilebilir.
Eğer işçi kendisi işten ayrıldıysa- istifa ettiyse; işbu davayı açmasında hukuki yarar olmadığından dava reddedilir.
Aşağıda da istifa iradesinde sarih olan bir işçinin daha sonra ikame ettiği işe iade davasının reddedildiğini görmekteyiz.
Aşağıya reddedilen bir davaya konu yerel mahkeme kararını, bu konu ile ilgilenen kimselerin faydalanması için bırakıyoruz.
Saygılarımızla
Av. Mükerrem Sedef KILIÇ
_________________________________________________________________________________
Şöyle ki;bu dava türü adı üstünde " işe iade edilmek" talebi ile açılır. Aslında kanunda bu dava; iş güvencesi kapsamı içerisinde tanımlanan hükmün uygulamadaki karşılığıdır.
Davanın amacı; işçi, işverenin kendisini geçersiz / haksız fesih ile işten attığını düşünüyor ise feshin ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Davada ispat edilecek husus; feshin geçerli nedenle yapılıp yapılmadığı hususunda toplanmaktır.
Feshin geçerli nedenle yapıldığını da işveren ispat edecek olup, davacının (işçinin) yalnızca işten haksız / geçersiz fesih ile atıldığını iddia etmesi gerekir.
Bu davada alacak davası ( kıdem tazminatı vs) gibi işverene ispat yükü yüklemektedir.
Davacının işten haksız / geçersiz atıldığını yalnızca iddia etmekle yükümlü olup, fesih nedenini bildirmesine ya da ispatlamasına gerek yoktur.
Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu dava, feshin işverence haksız / geçersiz nedenlerle yapılması durumunda ikame edilebilir.
Eğer işçi kendisi işten ayrıldıysa- istifa ettiyse; işbu davayı açmasında hukuki yarar olmadığından dava reddedilir.
Aşağıda da istifa iradesinde sarih olan bir işçinin daha sonra ikame ettiği işe iade davasının reddedildiğini görmekteyiz.
Aşağıya reddedilen bir davaya konu yerel mahkeme kararını, bu konu ile ilgilenen kimselerin faydalanması için bırakıyoruz.
Saygılarımızla
Av. Mükerrem Sedef KILIÇ
_________________________________________________________________________________
T.C.
Ankara Batı
1. İŞ MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/447
KARAR NO : 2018/204
DAVACI : M...................................
VEKİLİ : Av. .............................................Etimesgut/ ANKARA
DAVALI : T.....................MÜHENDİSLİK A.Ş.
VEKİLİ : Av. Mükerrem Sedef KILIÇ
Tunus Caddesi 87/10 Kavaklıdere Çankaya/ ANKARA
DAVA : Tespit (İşe İade İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/08/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Tespit (İşe İade İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 23/01/2014 - 10/07/2017 tarihleri arasında aralıksız olarak çalıştığını, davalı işverence, müvekkilinin hiç bir haklı neden gösterilmeksizin işten çıkarıldığı belirterek, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini, müvekkilinin kıdemi ve fesih sebebi gözetilerek boşta geçen sürelere ilişkin 4 aylık ücret alacağına, davalı işveren tarafından işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücreti tutarında tazminata hükmedilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının her ne kadar sendikal faliyetlerde bulunduğundan bahisle iş akdinin feshedildiğini beyan etmiş ise de bu beyanın gerçeğe uygun olmadığını, davalı işyerinde sendikal faaliyet yürütülmediğini, davacı işçinin de sendikaya üye olduğunun bilinmediğini, iddiaların asılsız olduğunu, durumun tutanak altına alındığını, davacı işçinin bir çok kez yazılı olarak uyarıldığını, ancak akdin feshinde son çare ilkesine uyulduğunu, ve davacının istifa ederek iş akdini sonlandırdığını, davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacıya ait SGK kayıtları, işyeri şahsi sicil dosyası, tanık beyanları ilgili tüm kayıt ve belgeler getirtilerek dosya içine alınmış, tarafların gösterdiği deliller toplanmış,tanıklar dinlenmiş, uzman bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Davacının SGK ve işyerinden mevcut şahsi dosyasının onaylı bir örneği , istifa dilekçesi ve ihtarnameler celp edilerek dosyaya konulmuştur.
Dava; davacının iş akdinin davalı işveren tarafından feshi nedeniyle feshin geçersizliği ile işe iade ve sonucu alacak ve tazminatın tespiti talebine ilişkindir.
Taraflar arasında iş akdinin davalı tarafından feshinin haklı - geçerli nedene dayanıp dayanmadığı hususunda ihtilaf vardır.
Davanın yasal dayanağı 4857 Sayılı Kanun'un 18 ve 21. maddelerinde yer alan iş güvencesi hükümleridir.
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden dava 1 aylık süresi içerisinde açılmış olup çalışma süresinde ve iş akdinin belirsiz süreli olmasında ihtilaf olmamakla, davacının 6 aylık kıdem ve işveren vekilliği sıfatının bulunmaması koşulunun mevcut olduğu, dosya içeriğinden işyerinde 30 işçiden fazla çalışan bulunduğunun anlaşıldığı böylece davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanma koşullarına sahip olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davacının davalı işyerinde 23/01/2014-10/07/2017 tarihleri arasında enjeksiyon operatörü olarak çalıştığı, her ne kadar iş akdinin davalı tarafından feshedildiğini iddia etmiş ise de 10/07/2017 tarihli video kaydından ve istifa dilekçesinden de anlaşılacağı üzere kendisinin hür iradesiyle iş akdinin sonlandırdığı, davacının iş güvencesi hükümlerinden yaralanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harçların davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davalı kendisini Avukat ile temsil ettirdiğinden dosyanın karara çıktığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan ücreti vekaletin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6- HMK m.333/(1) gereğince, peşin olarak alınan gider avansından yapılan yargılama giderlerinin mahsubu ile bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair,kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle hükmün Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili Hukuk Dairesinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı12/04/2018
Yorumlar
Yorum Gönder