Ana içeriğe atla

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNE DAİR YARGITAY KARARI


  T.C.

YARGITAY

9. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I


ESAS NO : 2022/7300 

KARAR NO : 2022/8346

  BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Gaziantep 7. Hukuk Dairesi

TARİHİ : 31.03.2022

NUMARASI : 2021/829-2022/559


DAVA TÜRÜ : ALACAK 


İLK DERECE

MAHKEMESİ : Siirt 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

TARİHİ                 : 18.03.2021

NUMARASI     : 2019/232-2021/148


Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 22.06.2018 tarihli ve 2016/683 Esas, 2018/463 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 29.04.2019 tarihli ve 2018/3073 Esas, 2019/912 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar; 2.202,72 TL olup, dava tarihinde işçinin çalışması devam etmekte ise de, kabulüne karar verilen fazla sürelerle çalışma ücreti yönünden hükmün sonraya etkisinin dava tarihi olan 29.05.2016 tarihi ile (01.03.2015-28.02.2017 dönemini kapsayan) son toplu iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 28.02.2017 tarihleri arasındaki dönem ile sınırlı olduğu, bu döneme ilişkin fazla sürelerle çalışma ücreti hesaplanması halinde dahi, temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı  Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi  gereğince karar tarihi itibarıyla Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen  kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı  anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.



Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Siirt Belediye Başkanlığına bağlı İtfaiye Müdürlüğünde itfaiye eri olarak çalıştığını, işyerinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren sendika üyesi olduğunu ve yürürlükteki toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını, davacının iki vardiya şeklinde normali aşan çalışmasının olmasına rağmen ve haftanın yedi günü resmi tatillerde de aynı şekilde çalışmaya devam etmesine rağmen hak kazandığı ücretlerinin toplu iş özleşmesi hükümlerine uygun şekilde ödenmediğini, ayrıca toplu iş sözleşmesi kaynaklı yemek yardımı ücreti ve zamlı ücret alacaklarının bulunmasına rağmen bu alacaklara ilişkin de ödeme yapılmadığını ileri sürerek toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince hesaplanacak ödenmeyen zamlı ücret alacağı, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile yemek yardımı ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.  


II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği şekilde çalışmasının bulunmadığını, işçilere çalışmalarının karşılığı olan ücret alacaklarının ödendiğini, bu durumun banka kayıtları ve maaş bordroları ile sabit olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. 


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının fazla sürelerle çalışma ücretine ilişkin taleplerinin kabulüne, hafta tatili, zamlı ücret alacağı ve yemek ücreti alacağına ilişkin taleplerinin reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 


IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.


B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olarak Siirt İtfaiye Müdürlüğünde itfaiye eri olarak çalıştığını, gece çalışmalarının toplu iş sözleşmesi 51/B maddesi uyarınca  davacının sırf gece çalışması sebebiyle fazla çalışma ücretinden ayrı olarak normal ücretine % 25 oranında zamlı ücret olarak ödeme yapılacağı belirtilmiş ise de davalı işveren tarafından hiçbir şekilde gece çalışan işçilere % 25'lik zamlı ücretlerinin ödenmediğini, davacının haftalık 40 saatin çok üzerinde çalıştığını, gece çalışmalarının 7,5 saati aşan kısımlarının 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca fazla çalışma olarak değerlendirilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmadığını, hafta tatili ücretinin toplu iş sözleşmesi 50 nci maddesi hükümlerine uygun şekilde ödenmediği gibi, toplu iş sözleşmesine rağmen takip eden hafta içinde bir günlük iznin de kullandırılmadığını, toplu iş sözleşmesi 40 ıncı maddede düzenlenen yemek yardımı ücretinin Siirt Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği Başkanlığının yazı cevabına göre günlük 15,00 TL kabul edilip ödenmesi gerekirken herhangi bir araştırma, inceleme yapılmadan talebin reddinin hatalı olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.


2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın ileri sürmüş olduğu alacak kalemleri zamanaşımına uğramış olduğundan davanın reddi gerektiğini, taleplerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle belirlenebilir olduğunu ve davanın bu sebeple belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, husumetli tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma ücreti kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 


C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

 "Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, davacının fazla sürelerle çalışma yapıldığını ispatladığı ve alacağa hak kazandığı, davalı işverenin hükmedilen  alacağı ödediğini ispatlayamadığı ancak bilirkişi ek raporu ve içeriği, TİS, tahakkuk içeren bordrolar ve nöbet çizelgeleri karşısında davacının talep ettiği diğer alacak kalemlerine hak kazanamadığı anlaşıldığından, yerel Mahkeme kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır." gerekçesiyle davacı ve davalının istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. 


V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye  Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde belirtmiş olduğu gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir. 


C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerince hafta tatili ücreti alacağı, zamlı ücret alacağı ile fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir. 


2. İlgili Hukuk

1.4857 sayılı Kanun'un "Fazla çalışma ücreti" kenar başlıklı 41 inci maddesi, "Hafta tatili ücreti

" kenar başlıklı 46 ncı maddesi, "Gece süresi ve gece çalışmaları" kenar başlıklı 69 uncu maddesi hükümleri. 


2. Hafta tatili ücreti alacağına ilişkin olarak; İşyerinde 01.03.2011-28.02.2013 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Tatil günlerinde çalışma ve ücreti" başlıklı 62 nci maddesi; 01.03.2013-28.02.2015 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Tatil günlerinde çalışma ve ücreti" başlıklı 61 nci maddesi; 01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Hafta ve genel tatillerde çalışma ve ücreti" başlıklı 50 nci maddesi hükümleri. 


3. Fazla çalışma ücreti ile zamlı ücret alacağına ilişkin olarak; İşyerinde 01.03.2011-28.02.2013 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 63 üncü maddesi; 01.03.2013-28.02.2015 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 62 nci maddesi 01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücreti" başlıklı 51 inci maddesi hükümleri. 


3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 

2. Taraflar arasında davacının hafta tatili ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda, davacı davalıya ait işyerinde itfaiye eri olarak çalışmakta ve işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinden yararlanmaktadır. Davacının davalı işyerinde bir hafta boyunca haftanın yedi günü 08.00-16.00 saatleri arasında çalışma; takip eden üç hafta ise 16.00-08.00 çalışma ve 56 saat dinlenme ardından tekrar 16.00-08.00 çalışma esasına göre ayda bir hafta gündüz vardiyası, üç hafta gece vardiyası olacak şekilde çalışma yaptığı hususu da nöbet çizelgeleri, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre sabittir. Davalı işyerinde 01.03.2011-28.02.2013 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Tatil günlerinde çalışma ve ücreti" başlıklı 62 nci maddesi; 01.03.2013-28.02.2015 tarihlerinde yürürlükte bulunan TİS'in "Tatil günlerinde çalışma ve ücreti" başlıklı 61 nci maddesi hükmünde; "A)Hafta tatili olan Pazar günler çalıştırılan işçilere, müteakip hafta içinde çalıştıkları hafta tatili günü kadar izin verilmezse, işçinin kendi yevmiyesine ilaveten çalıştıkları her hafta tatili günü için kendi yevmiyesi dahil (3) yevmiye ödenir. ... C) Vardiyalı işçiler kendi genel ve hafta tatillerinde çalıştırıldıkları takdirde de (a) ve (b) bentleri hükümleri bu işçilere de aynen uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir. Söz konusu toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında, hafta tatili olan Pazar günleri çalıştırılan işçilere, müteakip hafta içinde çalıştıkları hafta tatili günü kadar izin verilmezse belirtilen tutarda yevmiyeye hak kazanılacağı açıktır. Ancak yukarıda ifade edilen çalışma şekline göre, davacının haftanın yedi günü çalıştığı gündüz vardiyasında çalıştığı Pazar günü çalışması karşılığında,  müteakip hafta içinde gece vardiyasında çalıştığı dönemde kesintisiz 24 saatten fazla dinlenme kullandığı anlaşıldığından, belirtilen toplu iş sözleşmelerin yürürlükte bulunduğu dönemler bakımından davacının hafta tatili ücreti alacağına hak kazanamayacağının kabulü gerekir. 

3. Ancak  01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan "Hafta ve genel tatillerde çalışma ve ücreti" başlıklı 50 nci maddesinde "A)Normal çalışma yapılan yerlerde hafta tatili Pazar günüdür. Vardiyalı çalışma yapılan yerlerde hafta tatili çalışmaya başlandığı 6. Günü takip eden 7. Gündür. Hafta tatillerinde çalıştırılan işçilere takip eden hafta içinde bir gün izin verilir. Çalışılan bu hafta tatili günü için toplam 2 yevmiye ödenir. ... c)(a) ve (b) bentlerindeki ödemeler için haftalık çalışma süresi şartı aranmaz." düzenlemesi yer almaktadır. Söz konusu düzenlemeye göre,  hafta tatillerinde çalıştırılan işçilere takip eden hafta içinde bir gün izin verilse dahi, belirtilen tutarda yevmiyeye hak kazanılacaktır. Buna göre, davacının belirtilen toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde gündüz vardiyasında haftanın yedi günü çalıştığı aylık bir hafta bakımından ayda bir hafta tatili ücreti alacaklısı olduğu açıktır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya içinde yer alan Pazar mesai listeleri olduğu, bu listelerde 4-6 gün mesai kaydının bulunduğu, davalı açıklamasına göre gece vardiyaları için 2 Pazar mesaisi verildiğinden Pazar çalışmalarının da hafta tatili çalışmasını karşıladığı gerekçesiyle hafta tatili ücreti alacağının bulunmadığı belirtilmiş ise de söz konusu raporun ilgili kısmı denetime elverişli değildir. Davalı tarafça 01.11.2017 tarihli beyan dilekçesinde, davacı ile ilgili puantajlarda gösterilen "Pazar mesaisi"nin vardiyalı çalışan yerlere vardiya primi yerine iki "Pazar mesaisi" ödenmesine karar verildiği belirtilmiştir. Dosyada yer alan puantajlarda da, 2-4-6 şeklinde değişen miktarlarda "Pazar mesaisi" tahakkukları bulunmaktadır. Ancak ücret bordrolarda yer alan tahakkukların kaç saatlik kısmının "Pazar mesasi"ne ilişkin olduğu, bunların ne kadarının davalı beyanında belirtildiği şekilde puantajlarda belirtilen vardiya primine karşılık geldiğinin, ne kadarının hafta tatiline ilişkin olup belirtilen toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun ödeme bulunup bulunmadığı hususlarının denetimi mümkün değildir. Bu sebeple, 01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmü, puantaj kayıtlarında yer alan Pazar mesaisi kayıtları ile davalı beyanı dikkate alınmak suretiyle, davacının hafta tatili ücreti alacağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 


4. Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre gece çalışmasından kaynaklanan zamlı ücrete hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur. Davalı işyerinde 01.03.2011-28.02.2013 tarihlerinde yürürlükte bulunan TİS'in "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 63 üncü maddesi; 01.03.2013-28.02.2015 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin  "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 62 nci maddesi; “Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmiş haftalık çalışma süresi 40 saati aşan (40-45) saat arası (45 dahil) çalışmalar fazla sürelerle çalışmadır. Fazla sürelerle çalışma ücreti normal çalışmış ücretinin % 50 fazlasıyla ödenir. Haftada (45) saati aşan çalışmalar fazla çalışmadır. Her bir saat fazla mesai için verilecek normal çalışma ücretinin % 100 fazlasıyla ödenir.” hükmü bulunmaktadır. Aynı maddenin (b) bendinde de, “Saat 20.00 ile Sabah 06.00 arası gece itibar edilerek, bu saatlerde çalışan işçilerin ücretleri fazla mesai ücretinden ayrı olarak normal ücretleri üzerinden %25 zamlı olarak ödenir. Veya tüm vardiyalı çalışanlara iki hafta tatili ücreti verilir. Saat verilmeyecektir.” denilmektedir. 01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan "Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücreti" başlıklı 51 inci maddesi hükümlerine göre ise; "A) Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmiş haftalık çalışma süresi 40 saati aşan (40-45) saat arası (45 dahil) çalışmalar fazla sürelerle çalışmadır. Fazla sürelerle çalışma ücreti normal çalışmış ücretinin % 50 fazlasıyla ödenir.  Haftada (45) saati aşan çalışmalar fazla çalışmadır. Her bir saat fazla mesai için verilecek normal çalışma ücretinin % 100 fazlasıyla ödenir. B) Saat 20.00 ile Sabah 06.00 Arası Gece İtibar Edilerek, bu saatlerde çalışan işçilerin ücretleri fazla mesai ücretinden ayrı olarak normal ücretleri üzerinden %25 zamlı ödenir”. 


5. Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince davacının fazla çalışma ücretine hak kazanmadığı, ancak ayda bir hafta 08.00-16.00 saatleri arasında çalışan davacının haftada 42 saat çalışarak 2 saat fazla sürelerle çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Davacının fazla sürelerle çalışma ücretine yönelik kabul yerinde ise de, fazla çalışma ücreti yönünden yeterli gerekçe oluşturulmadan Dairemizin bir kısım dosyaları emsal gösterilmek suretiyle ret kararı verildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi dosya kapsamında bulunan davacıya ait nöbet çizelgeleri ile puantaj kayıtları birbiri ile çelişmektedir. Ancak tarafların iddia ve savunmaları, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, itfaiye eri olarak çalışan davacının yukarıda ifade edildiği üzere, ayda bir hafta gündüz vardiyasında, üç hafta ise gece vardiyasında çalıştığı sabit olup; davacının ayda üç haftalık dönemde 16.00-08.00 saatleri arasındaki çalışmalarının gece çalışması olduğu da açıktır. Her ne kadar bu çalışma biçiminde haftalık çalışma süresi 45 saati aşmasa da, 4857 sayılı Kanun'un 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre gece 7,5 saati geçen çalışmaların fazla çalışma olarak kabulü gerekmektedir. Bu hususa dikkate edilmemesi öncelikle hatalıdır. 


6. Diğer yandan dava dilekçesi ve davacının yargılama aşamasında sunduğu beyan dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının ücret zammı talebinin yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan (%25 zamlı) gece çalışması ücretine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, 01.03.2011-28.02.2013 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 63 üncü maddesi; 01.03.2013-28.02.2015 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi" başlıklı 62 nci maddesindeki düzenlemelerde  fazla çalışma ücreti ve gece zammı yönünden iki ayrı ödeme biçimi öngörüldüğü, buna göre işçiye ya fazla çalışma ücreti ile birlikte gece zammı ödeneceği ya da ikinci bir yol olarak iki hafta tatili ücreti verileceği ve fazla çalışma ücreti ödenmeyeceği sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin, işçinin ücret bordrosunda bulunan hafta tatili ücreti tahakkuklarının aslında vardiya primi olduğunu beyan etmesi sebebiyle davacının bu dönem için fazla çalışma ücreti alacağı bulunmadığı sonucuna varılmış ise de bu sonuç isabetsiz olmuştur. Zira ilgili düzenlemelerde bahsi geçen “Saat 20.00 ile Sabah 06.00 arası gece itibar edilerek, bu saatlerde çalışan işçilerin ücretleri fazla mesai ücretinden ayrı olarak normal ücretleri üzerinden %25 zamlı olarak ödenir. Veya tüm vardiyalı çalışanlara iki hafta tatili ücreti verilir. Saat verilmeyecektir.” hükmündeki “saat verilmeyecektir” ibaresinin işçiye fazla çalışma ücreti ödenmeyeceği şeklinde anlaşılması mümkün değildir. Bu ifade, “tüm vardiyalı çalışanlara iki hafta tatili ücreti verilmesi halinde %25 zamlı saat ücreti verilmeyeceği” şeklinde anlaşılmalıdır. Çünkü ilgili maddeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, maddenin (b) bendinde fazla çalışma ücretinden ayrı ve saat ücreti üzerinden %25 zamlı ödenmesi gereken ücretten söz edilmekte olup, bu hükmün devamına göre “tüm vardiyalı çalışanlara iki hafta tatili ücreti verilmesi halinde fazla çalışma ücreti ödenmeyeceği” sonucuna varmak, düzenlemeyi aşan bir yorum olur. Hal böyle olunca, davacının fazla çalışma ücreti ve gece zammına yönelik taleplerinin bu açıklamalar çerçevesinde ele alınarak yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.


7. Davalıya ait işyerinde  01.03.2015-28.02.2017 tarihlerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin "Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücreti" başlıklı 51 inci maddesi hükümleri ise öncekilerden farklı olarak  “veya tüm vardiyalı çalışanlara iki hafta tatili ücreti verilir. Saat verilmeyecektir.” ifadesini içermemektedir.  Bu yeni hükme göre davacının fazla çalışma ücreti talebinin ayrı, gece çalışmasına yönelik %25 zamlı ücret talebinin ayrı değerlendirilmesi gerektiği muhakkaktır. Diğer taraftan hükme esas bilirkişi raporunda, her ne kadar 2015-2017 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmü farklı ise de, davalı işverenin 07.11.2017 tarihli dilekçesinde bordroda hafta tatili ücreti olarak gösterilen ödemelerin gerçekte vardiyalı çalışma karşılığı olduğunun beyan edildiği, yani işverence önceki uygulamaya devam edilerek davacıya hafta tatili ücreti adı altında vardiya primi ödendiği gerekçesiyle bu dönem yönünden de gece zammı ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı işverence yapılan ödemelerin hangi alacağa istinaden olduğu hususunda davacı tarafın itirazının bulunmadığı dikkate alındığında, şüphesiz yapılan ödemelerin hesaplanan alacaklardan mahsubu yahut hesaplamada dışlanması yerinde olur. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi, gece çalışmasında ilişkin zamlı ücret ile fazla çalışma ücreti ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme yapılmadan davacının fazla çalışma ücreti ve gece zammı (ücret zammı) talebi yönünden eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.


VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden;

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE, 

B. Davacı Temyizi Yönünden;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan REDDİNE ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının  BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşçi Alacaklarının İcrası- Net/Brüt Ayrımı

                  İş davaları neticesinde hükmedilen işçilik alacakları brüt yahut net olarak hesap edilmektedir.  Bu hususta hukuken bir sınırlandırma söz konusu olmayıp, davacının talebi ile mahkeme net ya da brüt olarak alacağa hükmeder.  Ancak, mahkemenin vermiş olduğu kararın icrasında bir sınırlama getirilmiştir. İşçi alacaklarına ilişkin hüküm (net - brüt) hangi şekilde verilmiş olursa olsun net üzerinden icraya konulmaktadır. Mahkeme hükmü terditli olarak tesis edilmediğinden alacağın brütten nete çevrilerek icra takibine girişilmesi önem taşır.  Aksi halde borçlu vekilince icra mahkemesine açılan şikayet davasında takibin iptali/düzeltilmesi söz konusu olacaktır. Bu dava tahsili geciktirdiği gibi; yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi ekstra giderlerin yapılmasına neden olacaktır.                         T.C.     ...

Avukatın müvekkili hakkında icra takibi yapması usulü

Avukatın müvekkilinden tahsil edemediği vekalet ücretini icra yoluyla tahsil etmesinden evvel, bu hususta Baro'ya bildirim yapılması zaruridir.  Aksi halde disiplin suçu işlenmiş kabul edilmekle, avukat  hakkında disiplin cezasına hükmolunur.  TBB DİSİPLİN KURULU KARARI Tarih – Esas No – Karar No Konu T. 24.04.2016 E. 2016/146 K. 2016/318 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 47. maddesi hükmünün Baro’ya bildirim zorunluluğu kısmı açık olduğundan, bir avukat ücret alacağı konusunda dava açma yolunu tercih edebileceği gibi, elindeki ücret sözleşmesi ile ilamsız takip yapma yolunu da tercih edebileceğinden, icra takibine başlamadan önce de bu kural gereği bildirim yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. (Yas 34,134. TBB Mes. Kur 47) İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Şikâyetli avukat hakkında … Barosu Yönetim Kurulu’nun 29.04.2015 günlü ve 68 sayılı ka...

SİTE VE APARTMAN KURUL TOPLANTISI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

                      Ofisimiz Kat Malikleri Kurulu toplantısına müvekkilleri adına katılmakla birlikte, alınan kararlara itiraz edilmesi ve iptal davaları açılması konusunda tecrübeye sahiptir.  www.metishukuk.com.tr sitesinden konusunda uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.                    SİTE VE APARTMAN KURULU TOPLANTISI                                        ( KAT MALİKLERİ KURUL TOPLANTISI)                          Kat Malikleri Kurulu kavramının neyi ifade ettiğini açıklamak gerekirse; Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 27.maddesinde düzenlenen ve anagayrimenkulün genel kurul organı olarak da ifade edilen kat malikleri kurulu, tüm kat maliklerinin yer aldığı ve ana taşınmazı...