Ana içeriğe atla

30 YIL ÜSTÜ PRİM ALACAKLARI / YEREL MAHKEME KARARI SUNULMASI


ANKARA 15. İDARE MAHKEMESİ
ESAS             :2015-3600
KARAR        :2016-1131
TARİH          :30.03.2016

DAVACI       : Hilmi …………….
VEKİLİ         : Av. Mükerrem Sedef KILIÇ
                        Tunus Caddesi No:87/10  Kavaklıdere Çankaya/ANKARA

DAVALI       : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı / ANKARA
VEKİLİ         : Av. Temel ……………..
                        ………………………..  Demirtepe Çankaya/ANKARA

DAVANIN ÖZETİ  : 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emekli olarak, emekli maaşı almaya hak kazanan davacının, 30 hizmet yılından fazla geçen süreler için de emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı işleminin; emekli ikramiyesi ödenmemesinin dayanağı Kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği ve dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali ile 30 hizmet yılından fazla geçen süreler için hesaplanacak emekli ikramiyesinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ     : Dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürütülemeyeceği, ayrıca, Anayasa Mahkemesine 5434 sayılı Kanunun 89'uncu maddesinin dördüncü fıkrası ile 30 yıl olarak belirlenmiş emekli ikramiyesine ilişkin azami sürenin iptal edilmiş olmasının, emekli ikramiyesinin hesaplanmasında kullanılan ve katsayılar dışındaki unsurlarda bir artış yapılması anlamında bir değerlendirme tabi tutulmadığı ve bu nedenle ilgililere ikramiye farkı ödenmediği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK  MİLLETİ  ADINA
Karar veren Ankara 15. İdare Mahkemesi Hakimliği'nce, dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü:
Dava;  5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emekli olarak, emekli maaşı almaya hak kazanan davacının, 30 hizmet yılından fazla geçen süreler için de emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile 30 hizmet yılından fazla geçen süreler için hesaplanacak emekli ikramiyesinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
08.06.1949 tarih 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun, 17.01.2012 tarih ve 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 89. maddesinin 4.  fıkrasında; "Yukarıdaki fıkralara göre verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler ile mülga 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ödenecek emeklilik ikramiyesinin hesabında bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmaz. Ancak, mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmış olmakla birlikte, bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmetleri arasında başka bir sigortalılık hali kapsamında çalışması bulunmayanların emekli ikramiyesine esas fiili hizmet sürelerinin hesabında, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesindeki şartlar aranmaz." hükmü yer almaktadır.
Ankara 10. İdare Mahkemesi'nin 19.7.2013 tarih ve E:2013/296 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 89. maddesinin 4. fıkrasında yer alan ''... verilecek emeklilik ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla  süreler ... dikkate alınmaz.'' hükmündeki ibarenin Anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından, Anayasanın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verildiği, itiraz konusu ibarenin Anayasa’nın 2., 10. ve 60. maddelerine aykırı bulunarak, 07.01.2015 tarih ve 29229 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.12.2014 tarih ve E:2013/111, K:2014/195 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Anayasa Mahkemesi'nin 25.12.2014 tarih ve E:2013/111, K:2014/195 sayılı kararı üzerine, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emekli olarak, emekli maaşı almaya hak kazanan ve 30 hizmet yılı üzerinden emekli ikramiyesi alan davacının, 30 hizmet yılından fazla geçen süreler için de emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun " ... iptal kararında kararın yürürlüğüne ilişkin olarak herhangi bir süre verilmemiş ve 25.12.2014 tarihli iptal kararı yayımı tarihi olan 07.01.2015 tarihinden itibaren hüküm ve sonuç doğurmaya başlamıştır. Diğer taraftan, Anayasanın 153.  maddesinde iptal kararlarının geriye yürümeyeceği hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, söz konusu iptal kararı Resmi Gazetede yayımlandığı 07.01.2015 tarihinden itibaren geçerli olup, bu karar 07.01.2015 tarihinden önce aylık başlangıcı olan emekliler ile dul ve yetimlerini kapsamamaktadır. Bu nedenle, tarafınıza Anayasa Mahkemesi kararının yürürlük tarihi olan 07/01/2015 tarihinden önce aylık bağlanmış olması nedeniyle, talebiniz doğrultusunda 5434 sayılı Kanunun değişik 89.  maddesi hükmü esas alınarak 30 yıldan fazla sürelerinize emeklilik ikramiyesi ödenmesine imkan bulunmadığı ..." gerekçesiyle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mülga 5434 sayılı Kanunun 89. maddesinde yer alan ve 30 hizmet yılının üzerindeki hizmetler için emekli ikramiyesi ödenemeyeceğini öngören kısıtlayıcı düzenleme nedeniyle 30 hizmet yılından fazla geçen hizmet süreleri için kendisine emekli ikramiyesi ödenmemiş olan ve anılan yasal düzenleme nedeniyle daha önce yargı yoluna başvurmamış olan davacının, anılan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesine göre idareye başvurarak bu yeni hukuki duruma göre 30 yıldan fazla geçen hizmet süreleri için de emekli ikramiyesi ödenmesi talebinde bulunabilmesi ve bu talebin reddi üzerine ret işleminin tebliğinden (cevap verilmeyerek zımnen reddi durumunda zımni ret işleminin oluştuğu tarihten) itibaren dava açma süresi içinde dava açarak 30 yıldan fazla geçen hizmet süreleri için de emekli ikramiyesi ödenmesini talep edebilmesi, hukuk devleti ilkesinin gereği ve sonucudur.
Anayasa Mahkemesi'nin geriye yürüyüp, yürümeyeceği konusuna gelince;
Kanun gücünü kullanan idarenin, idari işlem olarak ortaya çıkan açıklamalarının mutlaka hukuksal bir temelinin bulunması ve varlıklarını da bu temele dayalı olarak sürdürmeleri gerekmektedir. Buna idarenin kanuniliği ilkesi denir. Kanunilik ilkesi, idarenin işlem ve eylemlerinin kanuna uygun olmasının yanısıra, işlem ve eylemlerinin kanuna dayalı olarak gerçekleşmesini de içerir. İdarenin, kanunla düzenlenmemiş, ya da uygulaya geldiği kanun tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmış bir alanda faaliyette bulunmayacağı gibi, faaliyette bulunabilmesi için de kanundan aldığı yetkiye sahip olması, ya da sahip olduğu yetkinin devam ediyor olması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, başlangıçta var olan bir yasa hükmüne dayalı olarak kullanılan bir yetkinin yasal dayanağının hukuka aykırılığı nedeniyle sonradan ortadan kalkması, bu yasal yetkiye dayalı olarak gerçekleştirilen işlemlerin, zincirleme olarak sakatlanmasına neden olur.
Uyuşmazlığa gerekçe gösterilen Anayasa Mahkemesi kararında; "........nitelikleri ve durumları özdeş olan iştirakçiler aynı konumdadırlar. Ancak, itiraz konusu ibareyle 30 yıl ve daha az çalışanlar ile fazla çalışanlar arasında anlaşılabilir ya da makul, adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür. Bu durum, Anayasanın 10. maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir" denilerek ibarenin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Anayasa'nın 153. maddesinde; "iptal kararlarının geriye yürümeyeceği" kuralına yer verilmiş, davalı idarece davaya konu işleme bu kural gerekçe gösterilmiş ise de; anılan hükmün burada uygulanması mümkün olmamaktadır. Zira; davacı yeni bir hak kazanmamıştır. Başka bir ifade ile Anayasa Mahkemesi kararı ile yeni bir hak inşa edilmemektedir. Aksine var olan bir hak önceki mevzuat ile elinden alınmış, var olan bu hakka ancak "iptal" kararı ile kavuşmuştur. Bu sebeple, davacı, Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte geçmişte elde edemediği bu hakkını talep etme olanağı elde etmiştir. Aksi yorum, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen eşitlik ilkesinin, bu kez Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümez kuralı karşısında önceden emekli olanlar ile bu karardan sonra emekli olanlar arasında yeniden ihlal edilmiş olacağı ve bunun da sosyal güvenlik hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturacağı açıktır.  
Anayasa Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı üzere, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümediği kuralı esas olarak kazanılmış hakların korunmasını amaçlamaktadır. Bu kuralın yalnız söze  bağlı kalınarak yorumlanması, hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde varolan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar verebilecek ve itiraz yoluyla yapılacak denetimin de amacına ters düşecektir.
Bu durumda; davacının 30 yılın üzerindeki hizmeti için emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin dayanağını oluşturan 08.06.1949 tarihli, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 17.1.2012 tarihli, 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 89. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan; "…verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler…"  ibaresinin  Anayasa Mahkemesi'nin 07.01.2015 tarih ve 29229 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.12.2014 tarih ve E:2013/111, K:2014/195 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle 5434 sayılı Kanuna tabi görev yapmış kişilerin emekli ikramiyesinin hesaplanmasında yer alan 30 yıllık süre sınırlamasının yasal dayanağının ortadan kalktığı, dolayısıyla mevcut yasal durum itibariyle davacıya 30 yılın üzerindeki hizmetleri için de emekli ikramiyesi ödemesi yapılması ve bunun için tahsis dosyasının incelenerek 30 yıldan fazla çalışma süresinin tespit edilip, bu sürenin karşılığı ikramiye tutarının emekli olduğu tarihteki değerler dikkate alınarak hesaplanması ve 30 yıldan fazla olan sürenin ne kadarının hangi gerekçe ile hesaba alınamayacağının açıkça ortaya konulup davacıya bildirilmesi gerekirken, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği gerekçesinin belirtilerek başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; davacının başvurusunun değerlendirilerek, 30 hizmet yılından fazla geçen hizmet süresine göre hesaplanacak müstehak olduğu emekli ikramiyesinin, davacının emekli olduğu tarihte yürürlükte olan katsayılar esas alınarak, başka bir anlatım ile davacıya emekli olduğu zaman ödenen emekli ikramiyesi hesabına esas alınan katsayılar dikkate alınmak suretiyle hesaplanarak, başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, tazminat isteminin kabulüne, davacının 30 hizmet yılından fazla geçen hizmet süresine göre hak ettiği emekli ikramiyesinin hesaplanarak başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan …….. yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …….. vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra artan posta ücretinin davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere 30/03/2016 tarihinde  karar verildi.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşçi Alacaklarının İcrası- Net/Brüt Ayrımı

                  İş davaları neticesinde hükmedilen işçilik alacakları brüt yahut net olarak hesap edilmektedir.  Bu hususta hukuken bir sınırlandırma söz konusu olmayıp, davacının talebi ile mahkeme net ya da brüt olarak alacağa hükmeder.  Ancak, mahkemenin vermiş olduğu kararın icrasında bir sınırlama getirilmiştir. İşçi alacaklarına ilişkin hüküm (net - brüt) hangi şekilde verilmiş olursa olsun net üzerinden icraya konulmaktadır. Mahkeme hükmü terditli olarak tesis edilmediğinden alacağın brütten nete çevrilerek icra takibine girişilmesi önem taşır.  Aksi halde borçlu vekilince icra mahkemesine açılan şikayet davasında takibin iptali/düzeltilmesi söz konusu olacaktır. Bu dava tahsili geciktirdiği gibi; yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi ekstra giderlerin yapılmasına neden olacaktır.                         T.C.     ...

Avukatın müvekkili hakkında icra takibi yapması usulü

Avukatın müvekkilinden tahsil edemediği vekalet ücretini icra yoluyla tahsil etmesinden evvel, bu hususta Baro'ya bildirim yapılması zaruridir.  Aksi halde disiplin suçu işlenmiş kabul edilmekle, avukat  hakkında disiplin cezasına hükmolunur.  TBB DİSİPLİN KURULU KARARI Tarih – Esas No – Karar No Konu T. 24.04.2016 E. 2016/146 K. 2016/318 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 47. maddesi hükmünün Baro’ya bildirim zorunluluğu kısmı açık olduğundan, bir avukat ücret alacağı konusunda dava açma yolunu tercih edebileceği gibi, elindeki ücret sözleşmesi ile ilamsız takip yapma yolunu da tercih edebileceğinden, icra takibine başlamadan önce de bu kural gereği bildirim yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. (Yas 34,134. TBB Mes. Kur 47) İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Şikâyetli avukat hakkında … Barosu Yönetim Kurulu’nun 29.04.2015 günlü ve 68 sayılı ka...

SİTE VE APARTMAN KURUL TOPLANTISI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

                      Ofisimiz Kat Malikleri Kurulu toplantısına müvekkilleri adına katılmakla birlikte, alınan kararlara itiraz edilmesi ve iptal davaları açılması konusunda tecrübeye sahiptir.  www.metishukuk.com.tr sitesinden konusunda uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.                    SİTE VE APARTMAN KURULU TOPLANTISI                                        ( KAT MALİKLERİ KURUL TOPLANTISI)                          Kat Malikleri Kurulu kavramının neyi ifade ettiğini açıklamak gerekirse; Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 27.maddesinde düzenlenen ve anagayrimenkulün genel kurul organı olarak da ifade edilen kat malikleri kurulu, tüm kat maliklerinin yer aldığı ve ana taşınmazı...