Ana içeriğe atla

MURİS MUVAZAASI NEDİR?


 

                                                        MURİS MUVAZAASI DAVASI 

Muris muvazaası kavramı kanunlarımız çerçevesinde düzenlenmemiş olup, toplum ihtiyaçları ve mirasçıların yaşadıkları mağduriyetler sebebiyle 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda oluşturulmuştur. 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme kararında muris muvazaasının tanımı ve muris muvazaasına dayalı dava açılabilmesi için gerekli şartların neler olduğundan bahsedilmiştir. Ancak yine de muris muvazaası niteliği itibariyle nispi muvazaa türünde olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nun 18. Maddesinde düzenlenen muvazaa ve Türk Borçlar Kanunu’nun 19. Maddesinde düzenlenen nispi muvazaa türüne dayandırılacağı unutulmamalıdır.

Yargıtay 1.Hukuk dairesi, birçok kararında muris muvazaasının tanımını yapmış , ilgili kararlar uyarınca; ‘’.... Bilindiği gibi; uygulamada ve öğretide ‘’ muris muvazaası’’ olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan, gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ‘’ şeklinde tanımlanmıştır.

Yargıtay Hukuk Dairesinin yaptığı tanımı daha basitleştirmemiz gerekirse; muris muvazaası; miras bırakanın, mirasçısını/mirasçılarını, miras hakkından yoksun bırakarak mal kaçırmak amacıyla ( bir veya birkaç mirasçısından mal kaçırma kastı olabilir) lehine devir yapılan kişi ile esas amacı olan bağışı gizleyerek görünüşte başka bir sözleşme yapmasıdır. Bu görünüşteki sözleşme genellikle satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gerçekleştirilmektedir.

Muris muvazaası TBK Md. 19’da düzenlenen nispi muvazaa niteliğinde olup; görünürde tarafların yaptığı sözleşme ve gizli olarak gerçek iradelerini içeren sözleşmeyi barındırmaktadır. Bu sebeple taraflar, görünüşte yapmış oldukları sözleşmenin kanunda düzenlenen şekil şartını yerine getirse dahi tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı için sözleşme muvazaa sebebiyle geçersiz olacak ve bu aşamadan sonra asıl taraf iradesini içeren gizli sözleşme değerlendirilecektir. Yapılan gizli sözleşmenin geçerliliği ise kanunda ön görülen şekil şartına uygun olarak yapılıp yapılmamasına göre değişmektedir. Anlatılan sebeplerle miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda satış suretiyle devrederse saklı pay sahibi olan veya olmayan miras hakkı zarara uğrayan tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin gerçek iradeyi yansıtmaması sebebiyle TBK md.19’a dayanarak muvazaalı olduğunu, gerçek iradeleri yansıtan gizli bağış sözleşmesinin de kanuni şekle uygun olarak yapılmadığını ileri sürerek dava açabileceklerdir.

Muris muvazaasını oluşturan 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ; ‘’Bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında Tapu Sicil Memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklanmış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18.maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil şartından yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerdir…’’ şeklinde hüküm yer almaktadır.

Yukarıda yer alan Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararından çıkarılan sonuçlardan bahsetmek gerekirse;

1-      Muris muvazaası olgusundan bahsedebilmek için öncelikle miras bırakan adına tapuda kayıtlı bir taşınmazın devredilmesi gerekmektedir.

2-      Miras bırakanın yaptığı devrin amacı, mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır.

3-      Saklı paya sahip olsun veya olmasın tüm mirasçılar muris muvazaasına dayalı dava açabileceklerdir.

4-       Davada zamanaşımı süresi mevcut değildir.

 

·         MURİS MUVAZAASININ UNSURLARI NELERDİR?

1-Görünürde Taraflar Arasında Yapılan İşlem; Miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırmak kastıyla bağışlamak istediği taşınmazını, sözleşmenin diğer tarafı ile anlaşarak gerçek iradelerine aykırı şekilde hüküm ve sonuç doğurmak istemedikleri sözleşmeyle devretmekte olup yapılan sözleşmeye denmektedir. Bu sözleşme hukuk sistemimizde taraf iradesini esas alma görüşünün benimsenmesi sebebiyle, tarafların gerçek iradesi doğrultusunda olmadığından geçersizdir.

2- Mirasçıları Aldatma Kastı; Muris muvazaası için en önemli nokta, miras bırakanın yaptığı işlemi mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapmış olmasıdır. Bu sebeple muris muvazaası davasında en önemli noktalardan biri, miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırmak kastıyla hareket ettiğinin ispat edilmesidir. Muris muvazaasının amacı mirasçılardan mal kaçırmak ise bu durumda miras bırakanın öldüğü anda mirasçısı olan en az 1 kişinin bulunması gerekmektedir. Burada kişi muvazaalı işlem tarihinde mirasçı olmasa dahi, TMK Md. 580 ve 599 uyarına miras açıldığı tarihte mirasçılık sıfatı kazanıldığından, mirasın açıldığı tarihte mirasçı olan kişiler bu davayı açabilecektir.

3- Gizli Sözleşme (İşlem) ; Miras bırakan ile sözleşme yaptığı kişi, görünürdeki sözleşmenin değil de aslında gerçek iradelerini barındıran, hüküm ve sonuç doğurmasını istedikleri sözleşmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç edindikleri işleme gizli işlem denir. Gizli sözleşme, tarafların gerçek ve ortak iradelerini yansıtması sebebiyle kanunda ön görülen geçerlilik koşullarını sağlıyorsa geçerli olacaktır. Bu sebeple taşınır mallar ile tapusuz taşınmazlara yönelik yapılan bağış sözleşmesinde kanunda bir şekil şartı ön görülmediğinden, gizli işlem olan bağış işlemi geçerli olmaktadır. Ancak içtihadı birleştirme kararının uygulandığı tapulu taşınmazlarda ayni haklara ilişkin işlemler resmi şekil şartına tabi tutulmuş olduğundan, gizli işlem resmi şekilde yapılmadığı müddetçe geçersizdir.

Yukarıda izah ettiğimiz üzere 01.04.1974 tarihli ½ İçtihadı Birleştirme Kararı, miras bırakanın tapulu taşınmazlarının devrinde yapılan muvazaalı işlemler açısından uygulanmaktadır. Bu sebeple miras bırakan parasını vererek başka birinden satın aldığı ve bağış yapmak istediği kişi üzerine aldığı taşınmazı tescil ettirmesi halinde taşınmaz miras bırakanın üzerine olmadığından muris muvazaası sebebine dayanılamamaktadır.

4-Muvazaa Anlaşması; Miras bırakan üçüncü bir kişiyle veya mirasçılarının biriyle, diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla görünürde yaptıkları sözleşmenin hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşmasıdır. Muvazaa anlaşması, sözlü veya yazılı bir şekilde yapılabilecektir. Her ne kadar muvazaa anlaşması için bir şekil şartı konulmamış olsa dahi, muvazaa anlaşması her zaman diliminde yapılamayacaktır. Muvazaa anlaşması en geç görünürdeki işlemle birlikte aynı zamanda yapılabilecek olup, görünürdeki sözleşmenin yapılmasından sonra yapılması halinde muris muvazaası iddiasında bulunulamayacaktır.



                                                                                                    METİS HUKUK BÜROSU 

                                                                 Av. Sedef KILIÇ AKARSU & Stj. Av. Merve NUR ŞAHİN 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşçi Alacaklarının İcrası- Net/Brüt Ayrımı

                  İş davaları neticesinde hükmedilen işçilik alacakları brüt yahut net olarak hesap edilmektedir.  Bu hususta hukuken bir sınırlandırma söz konusu olmayıp, davacının talebi ile mahkeme net ya da brüt olarak alacağa hükmeder.  Ancak, mahkemenin vermiş olduğu kararın icrasında bir sınırlama getirilmiştir. İşçi alacaklarına ilişkin hüküm (net - brüt) hangi şekilde verilmiş olursa olsun net üzerinden icraya konulmaktadır. Mahkeme hükmü terditli olarak tesis edilmediğinden alacağın brütten nete çevrilerek icra takibine girişilmesi önem taşır.  Aksi halde borçlu vekilince icra mahkemesine açılan şikayet davasında takibin iptali/düzeltilmesi söz konusu olacaktır. Bu dava tahsili geciktirdiği gibi; yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi ekstra giderlerin yapılmasına neden olacaktır.                         T.C.     ...

Avukatın müvekkili hakkında icra takibi yapması usulü

Avukatın müvekkilinden tahsil edemediği vekalet ücretini icra yoluyla tahsil etmesinden evvel, bu hususta Baro'ya bildirim yapılması zaruridir.  Aksi halde disiplin suçu işlenmiş kabul edilmekle, avukat  hakkında disiplin cezasına hükmolunur.  TBB DİSİPLİN KURULU KARARI Tarih – Esas No – Karar No Konu T. 24.04.2016 E. 2016/146 K. 2016/318 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 47. maddesi hükmünün Baro’ya bildirim zorunluluğu kısmı açık olduğundan, bir avukat ücret alacağı konusunda dava açma yolunu tercih edebileceği gibi, elindeki ücret sözleşmesi ile ilamsız takip yapma yolunu da tercih edebileceğinden, icra takibine başlamadan önce de bu kural gereği bildirim yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. (Yas 34,134. TBB Mes. Kur 47) İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Şikâyetli avukat hakkında … Barosu Yönetim Kurulu’nun 29.04.2015 günlü ve 68 sayılı ka...

SİTE VE APARTMAN KURUL TOPLANTISI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

                      Ofisimiz Kat Malikleri Kurulu toplantısına müvekkilleri adına katılmakla birlikte, alınan kararlara itiraz edilmesi ve iptal davaları açılması konusunda tecrübeye sahiptir.  www.metishukuk.com.tr sitesinden konusunda uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.                    SİTE VE APARTMAN KURULU TOPLANTISI                                        ( KAT MALİKLERİ KURUL TOPLANTISI)                          Kat Malikleri Kurulu kavramının neyi ifade ettiğini açıklamak gerekirse; Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 27.maddesinde düzenlenen ve anagayrimenkulün genel kurul organı olarak da ifade edilen kat malikleri kurulu, tüm kat maliklerinin yer aldığı ve ana taşınmazı...