MURİS MUVAZAASI RED SEBEPLERİ NELERDİR ?
Bu yazımızda muris muvazaasının hangi hallerde açılamayacağını, açılırsa davaların hangi gerekçelerle reddedileceğini kaleme alacağız.
Yargıtay İçtihatları uyarınca belirlenen bazı durum ve işlemlerde muris muvazaasına dayanılarak dava açılamamaktadır.
1-)GİZLİ BAĞIŞ
Miras bırakan,
mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla hareket ederek taşınmazın bedelini bizzat
ödeyerek taşınmaz satın alıp, kendisi üzerine tescil ettirmeden bağış yapmak
istediği kişi adına tescil ettirebilmektedir. Bu duruma gizli bağış ismi
verilmekte olup, 01.04.1974 tarihli, ½ İçtihadı birleştirme kararı uyarınca
miras bırakan üzerine kayıtlı bir taşınmaz söz konusu olmadığından, gizli bağış
yoluyla yapılan kazandırmalarda ilgili içtihadı birleştirme kararı uygulanmamaktadır.
Bu durumda kişi muris muvazaası iddiasını ileri süremeyecek olup, şartların
gerçekleşmesi halinde tenkis veya denkleştirme davası açabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu’nun 28.02.2001 tarihli, 2001/1-138 Esas, 2001/221 Karar sayılı kararında
da bu husus açıkça ifade edilmiştir; ‘’…Davada ileri sürülen iddianın içeriğine
ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte
bedelini ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak
amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde
01.04.1974 tarih ve ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama
yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 01.04.1974
tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerine tapulu
taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda
olduğu gibi bedeli ödenerek ‘’gizli bağış’’ şeklinde gerçekleştirilen işlemler
hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının doğrudan bağlayıcı olma
niteliği yoktur. ‘’
2) MİRAS BIRAKANIN MAL KAÇIRMA KASTIYLA
HAREKET ETMEDİĞİ İŞLEMLER
01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı
içtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için miras bırakan, yaptığı taşınmaz
temlik işlemini mirasçılarından mal kaçırmak kastıyla gerçekleştirmelidir. Bu
sebeple mirasçılardan mal kaçırma kastının mevcut olmadığı ( gerçek bedeli
alarak taşınmazın satış işlemleri, tapulu taşınmazın bağış suretiyle
devredilmesi, ivazlı ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca devir işlemleri)
hallerinde muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası
açılamamaktadır.
Miras bırakan, eğer tüm
mirasçılarını dikkate alarak hak dengesini gözetir bir şekilde paylaştırmada
bulunursa, burada mirasçılarından mal kaçırma kastı içinde olmadığından muris
muvazaası iddiasında bulunulamayacaktır. Burada geçerli bir
paylaştırma iradesinin mevcut olması için, bu durum tüm mirasçıları kapsamalı,
kabul edilebilir ve hak dengesi gözetilen bir paylaşım yapılmalıdır. Ancak bu
paylaştırmanın mutlak bir eşitlik içinde olması gerekmemektedir.
3-)
EVLİLİK SÖZLEŞMESİ UYARINCA YAPILAN İŞLEMLER
Mehir,
kocanın evlenme sözleşmesi esnasında- evlilik devam ederken veya evliliğin sona
ermesinden sonra eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği mal, para veya maddi
değeri olan hediyedir. Miras bırakan eğer tapulu taşınmazını mehir olarak
davalıya vermesi halinde ; mirasçılardan mal kaçırma kastı içerisinde
olmadığından muris muvazaası iddiasında bulunulamayacaktır.
4-)DENKLEŞTİRMEYE (PAYLAŞTIRMAYA
)TABİ BAĞIŞ
TMK md.669 uyarınca
miras bırakan tarafından, yasal mirasçılarına miras paylarına mahsuben yaptığı
sağlar arası karşılıksız kazandırmalar denkleştirmeye tabi tutulmuştur. Bu
sebeple miras bırakan, gerçek iradesine uygun olarak bağış işlemini
gerçekleştirdiğinden denkleştirmeye tabi bağışlamalar için Yargıtay içtihadı
birleştirme kararının uygulanma ihtimali söz konusu değildir.
5-) MİRASTAN FERAGAT
SÖZLEŞMESİNİN YAPILMASI
Mirastan feragat
sözleşmesi; mirasçıların ileride miras bırakanın terekesinden kendi lehine
doğacak muhtemel haklarının tamamından veya bir kısmından karşılık alarak veya
almayarak vazgeçmeleridir. Bu gibi durumlarda muris muvazaasına
dayanılamamaktadır.
6-) MİRAS BIRAKANIN VASİYETNAME
YAPILMASI
Muris muvazaası
sözleşmesi, isminden de anlaşılacağı üzere sözleşme niteliğine sahip olması
sebebiyle 2 tarafın ortak ve birbirine uygun iradeleri ile yapılmaktadır.
Vasiyetname ise hukuken miras bırakanın tek taraflı, gerçek ve özgür iradesi
ile yapılmış ölüme bağlı tasarrufudur. Vasiyetname miras bırakanın gerçek ve
özgür iradesi ile yapmış olduğu bağış niteliğindeki hukuki işleme dayandığından
muris muvazaası iddiasında bulunmak mümkün değildir. Bu durumda eğer
vasiyetname kanunda öngörülen şekle uygun yapılmadıysa şekil noksanlığı
sebebiyle iptali istenebilecek veya şartlar sağlandığı takdirde tenkis
hükümlerine gidilebilecektir.
7-) MİRAS BIRAKANIN TAŞINIR VE TAPUSUZ TAŞINMAZLARINI
DEVRETMESİ
Yukarıda da
bahsettiğimiz üzere 01.04.1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı
sadece miras bırakanın üzerine kayıtlı tapulu taşınmazlarının devrinde uygulama
alanı bulmaktadır. Bunun sebebi ise, gizli işlem ( bağış ) eğer taşınır veya
tapusuz taşınmazın bağışı ise, kanunen herhangi bir şekil şartına sahip
olmadığından geçerli olarak yapılmış olmasıdır. Bu duruma maruz kalan
mirasçı ise şartları mevcut ise tenkis veya denkleştirme davası açabilecektir.
8-) İNTİFA HAKKI
TESİSİ
İntifa hakkı, bir kişinin,
başkasına ait taşınır, taşınmaz veya
hakkından yararlanma hakkı tanınmasıdır. Türk Medeni Kanununun 806. Maddesinde
intifa hakkı tesisi düzenlenmiş olup, burada miras bırakan hem mirasçılarından
mal kaçırmak kastıyla hareket etmediğinden, hem de intifa hakkı belli bir süre
için tesis edildiğinden muris muvazaası davası açılamayacaktır.
9-) KADASTRO
KANUNU’NUN 13/B- b MADDESİ UYARINCA TAPULU TAŞINMAZIN BAŞKASI ADINA TESPİT
EDİLMESİ
Yargıtay Hukuk Genel
Kurulunun 19.06.1996 tarihli 1996/1-336 Esas, 1996/493 Karar sayılı kararında
ifade edildiği üzere; Kadastro Kanunu’nun 13/B maddesinin b bendi uyarınca bir
tespit yapılmışsa ve miras bırakan bu malı muvazaalı olarak devretmiş olsa
dahi, bu madde hükmü ile düzenlenen tespit tutanağı üzerinden on yıllık
hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle muris muvazaası hususu ileri sürülemeyecektir.
10-) TAŞINMAZIN İYİ
NİYETLİ 3. KİŞİLERE YAPILAN DEVRİ
Miras bırakan, muvazaalı olarak temlik ettiği taşınmazı devralan
kişi , bu taşınmazı iyi niyetli üçüncü bir kişiye devretmişse, taşınmazın 2.
Alıcısı bulunan iyi niyetli kişi TMK md. 1023 hükmü uyarınca korunduğundan, bu
kişiye muris muvazaasına dayalı olarak dava açılamayacaktır. İyi niyetli 3.
Kişilere karşı muvazaa iddiasının ileri sürülememesinin asıl sebebi tapu
siciline güven ilkesidir. Tapu siciline güven ilkesi uyarınca 3. İyi niyetli
kişi, tapu kaydına güvenerek taşınmazı devralmış olduğu için, yapılan bu devir
geçerlidir.
11-) KAMU HUKUKUNDAN KAYNAKLI DEVİRLER
Kamulaştırma, icrai satış dahil olmak üzere kamu hukukundan kaynaklı taşınmaz devirleri muris muvazaası olarak değerlendirilemez niteliktedir. Ancak aksinin ispatı halinde bu durumlarda muris muvazaası davası açılabilir.
METİS HUKUK BÜROSU
Av. Sedef KILIÇ AKARSU & Stj. Av. Merve Nur ŞAHİN
Yorumlar
Yorum Gönder