YARGITAY
HUKUK
GENEL KURULU
E.
2009/13-542
K.
2009/551
T.
25.11.2009
• BİR
MALIN EL DEĞİŞTİRMİŞ OLMASI ( Garanti Borcunu ve 4077 SK'nın Tüketiciye
Sağladığı Hakları Ortadan Kaldırmadığı )
•
GARANTİ BORCU ( Bir Malın El Değiştirmiş Olması Garanti Borcunu ve 4077 SK'nın
Tüketiciye Sağladığı Hakları Ortadan Kaldırmadığı )
•
AYIPLI OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEN OTOMOBİLİN YENİSİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEMİ (
Tüketici Niteliğindeki Kişi Bir Malı veya Hizmeti Satıcı Niteliğinde Olmayan
Bir Kişiden Satın Almış Olsa Bile Garanti Süresi İçinde Üreticiye Karşı 4077
SK'dan Kaynaklanan Haklarını Kullanabileceği )
4077/m.3
Garanti
Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik m. 14/a
ÖZET :
Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen otomobilin yenisiyle değiştirilmesi, bu
mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Gerçek veya
tüzel kişinin tüketici sayılmasının tek koşulu, mal veya hizmetin ticari veya
mesleki olmayan nedenlerle alınmış veya kullanılmış olmasıdır. Tüketici
niteliğindeki kişi, bir malı veya hizmeti satıcı niteliğinde olmayan bir
kişiden satın almış olsa bile garanti süresi içinde üreticiye karşı 4077 SK'dan
kaynaklanan haklarını kullanabilir. Bir malın el değiştirmiş olması garanti
borcunu ve 4077 SK'nın tüketiciye sağladığı hakları ortadan kaldırmaz. Otomobil
garanti belgesi ile satılması gerekli maldır. Garanti süresi içinde malın el
değiştirmiş olması garanti borcunu ortadan kaldırmaz.
DAVA :
Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; ( tüketici mahkemesi ) sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk
Mahkemesi'nce görevsizliğe dair verilen 16.04.2008 gün ve 2007/339-2008/113
sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
13. Hukuk Dairesi'nin 25.12.2008 gün ve 2008/8872-15664 sayılı ilamı ile;
( ...
Davacı, maliki olduğu .... marka otomobilin ayıplı olduğunu ileri sürerek aynı
marka ve model ayıpsız araç ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde
bugünkü bayi satış değerinin nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı
... San. A.Ş., aracın ikinci el olduğunu, ikinci el araçta meydana gelen
arızalara ilişkin davanın tüketici mahkemesinde görülemeyeceğini savunarak
görevsizlik kararı verilmesini istemiş, diğer davalı F..............cevap
vermemiştir.
Mahkemece,
görevsizlik ve dosyanın Kocaeli Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar
verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı,
imalatçısı ... San. A.Ş. olan aracı diğer davalıdan ikinci el satın aldığını
ileri sürerek garanti süresi içerisinde aracın ayıplı olması nedeniyle 4077
Sayılı Kanunun 4/A maddesine dayalı olarak eldeki bu davayı açmıştır. Davacı,
... San. A.Ş. hakkında 4077 Sayılı Kanuna dayanarak dava açtığına göre, davacı ile
bu davalı hakkındaki davaya bakmak tüketici mahkemesinin görevindedir. Davalı
Fahrettin ile ilgili davada kural olarak genel mahkeme görevli ise de, genel
mahkeme ile özel mahkemedeki davaların birlikte görülmesi gereken hallerde özel
mahkemede davaya devam olunması gerektiğinden bu davalı yönünden de davaya
tüketici mahkemesinde bakılması gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu
yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...
),
Gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk
Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :
Dava, ayıplı olduğu ileri sürülen otomobilin yenisiyle değiştirilmesi, bu
mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere Asliye Hukuk Mahkemesi 'nde açılmıştır.
Davacı
Canatan, tüketici mahkemesi sıfatıyla Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'ne
hitaben düzenleyerek verdiği 08.11.2007 günlü dava dilekçesinde; maliki
bulunduğu ... ... ... plaka sayılı ... marka 2006 model otomobilin 30.000 km.
bakımını 2007 yılı Temmuz ayında yaptırdığını, yaklaşık bir ay sonra aracın
klimasında koku meydana geldiğini, aracı önce Yalova'da daha sonra da
Kocaeli'de yetkili servislere götürmesine rağmen kokunun giderilemediğini;
araçta ayrıca elektrik hidrolik direksiyon arızası ve başka bazı arızalar
oluştuğunu, yetkili servislerde muhtelif incelemeler yapılmasına rağmen
bunların da ortadan kaldırılmadığını; bu arızaların, 14.06.2003 tarih ve 25138
sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair
Yönetmelik'in 14/a maddesinde belirtilen şekilde garanti süresi içerisinde ve
bir yılda altı defadan daha fazla meydana geldiğini, davalı üretici firmanın
araçta arıza tespiti yapamadığını bildirip, zararı telafi etmekten kaçındığını
ileri sürerek ve başvurduğu Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti'nin de aracın
yenisiyle değiştirilmesi yönünde karar verdiğini belirterek, zararının
giderilmesi için aracın aynı marka ve modeldeki yenisiyle değiştirilmesine,
üretimi sona ermiş ise yenisini veya aynı özellikleri taşıyan başka bir aracı
bedelsiz olarak alabilmesi için dava tarihindeki bayi satış değerinin kendisine
nakden ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan
... San. A.Ş. vekili, davacının davaya konu aracın ilk maliki olmadığını,
ikinci el olarak diğer davalı galerici Fahrettin'den satın aldığını, aracın
ikinci el olarak satın alınmış olması karşısında görevin tüketici mahkemesine
ait bulunmadığını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, davanın bu
nedenle görev yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer
davalı Fahrettin cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Yerel
mahkemece verilen; davanın ayıplı malın iadesi istemine ilişkin olduğu,
davacının dava konusu aracı ikinci el olarak satın aldığı, ikinci el araçların
4077 Sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin
ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesine dayalı görevsizlik kararı, özel
dairece metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; yerel mahkeme, gerekçesini
tekrarlayıp genişleterek ve bazı Yargıtay kararlarının da aynı yönde olduğunu
belirterek önceki kararında direnmiş, direnme kararını da davacı vekili temyiz
etmiştir.
Dava
konusu ... ... ... plaka sayılı ... marka 2006 model otomobilin, davalılardan
... San. A.Ş.'in yetkili bayii durumundaki dava dışı N... Otomotiv Paz. San. ve
Tic. A.Ş. tarafından 19.09.2005 tarihinde yine dava dışı Serkan'a satıldığı,
davacının Kocaeli 5. Noterince düzenlenen 06.04.2007 tarihli "Kati Satış
Sözleşmesi" ile dava konusu aracı dava dışı İsa'dan satın aldığı, bu
satışa istinaden aracın davacı adına 12.04.2007 tarihinde trafik siciline
kaydedildiği, davalılardan Fahrettin'in otomobil galericisi olduğu ve bu satışa
aracılık ettiği; davacının dava konusu araçta meydana geldiğini ileri sürdüğü
arızalarla ilgili olarak, 17.04.2007 ila 22.10.2007 arasındaki muhtelif
tarihlerde Kocaeli ve Yalova'daki üç ayrı ... yetkili servisine başvurduğu,
ayrıca, davalılardan ... Otomotiv San. A.Ş.'ne 26.09.2007 tarihli ihtarnameyi
göndererek, ayıplı olarak imal edildiğini ileri sürdüğü aracın 15 gün içerisinde
değiştirilmesini istediği, 04.10.2007 tarihli cevabi faks mesajında, aracın
ücretsiz olarak değiştirilmesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı
yönünde açıklama yapıldığı; davacının ... San. A.Ş. ( eldeki davanın davalısı
durumundaki üretici ) hakkındaki 24.09.2007 günlü şikayet dilekçesi üzerine,
Kocaeli Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı'nca verilen 22.10.2007
gün ve 20/25 sayılı kararın hüküm fıkrasında, "Tüketici Canatan'ın 2. el
... aracının direksiyon kilitlenmesi ve klimadan koku gelmesi hakkındaki
şikayeti görüşülmüş olup, araç bir yıl içinde 6'dan fazla servise gittiğinden
ve garanti süresi dolmadığından..." şeklindeki gerekçeyle ve 14.06.2003
tarih ve 25138 sayılı R.G.'de yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına
Dair Yönetmelik'in 14/a maddesindeki hükme dayalı olarak "...Tüketicinin
değişim talebinde haklılığına, ilgili firmanın aracı ayıpsız bir yenisiyle
değiştirmesine..." karar verildiği, akabinde eldeki davanın açıldığı dosya
kapsamından anlaşılmaktadır.
Hukuk
Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, maddi olgunun ve davanın açıklanan
içeriğine göre, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olup, olmadığı
noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda
belirtildiği üzere, eldeki dava tüketici mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere
asliye hukuk mahkemesinde açılmış; dava dilekçesinde hem üretici firma hem de
davacının aracı satın almasına aracılık ettiği belirtilen otomobil galericisi
davalı olarak gösterilmiş; iddia ve talep de, açıkça 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun'a ve ilgili yönetmelik hükümlerine dayandırılmıştır.
Başka bir ifadeyle, eldeki dava, davalılardan ... tarafından üretilip, dava
dışı yetkili bayi tarafından yine dava dışı bir kişiye satılan ve el
değiştirmeler sonucunda davacının mülkiyetine geçip, adına trafiğe kaydedilen
otomobildeki ayıplar nedeniyle, üreticinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun'da düzenlenen sorumluluklarına dayanılarak açılmıştır.
Bu
noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemelere değinilmesinde yarar bulunmaktadır:
4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3. maddesi,
"Bu
kanunun uygulanmasında;
e )
Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen,
kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
f )
Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki
faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri,
l )
İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş
olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara
mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari
markasını veya unvanını koyarak satışa sunanları,
İfade
eder." hükmünü taşımaktadır.
Davalılardan
... San. A.Ş.'in davaya konu aracı ürettiği çekişmesiz ve bu nedenle de 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un metni yukarıda bulunan 3/e
maddesi anlamında 'üretici' niteliğinde bulunduğu açıktır.
Davacının,
aynı maddenin ( 1 ) bendi anlamında 'tüketici' olarak kabul edilip,
edilemeyeceğine gelince; önemle belirtilmelidir ki; anılan hükmün, bir gerçek
veya tüzel kişinin tüketici olarak kabul edilebilmesi için aradığı tek koşul,
onun bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinmiş,
kullanmış veya yararlanmış olmasıdır. Somut olaydaki gibi, bir malın satın
alınmasının söz konusu olduğu hallerde, malın alıcı tarafından daha sonra
başkasına ve hatta onun tarafından da başkalarına satılmış olması, dahası son
satıcının metni yukarıda bulunan ( f ) bendi anlamında satıcı niteliğini
taşımaması, garanti süresi dolmuş olmadıkça, son alıcı sıfatıyla o malın maliki
olan gerçek veya tüzel kişinin tüketici sıfatı taşımasına engel değildir. Başka
bir ifadeyle; kanunun aradığı anlamda 'tüketici' niteliğinde bulunan bir kişi,
malı ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek
veya tüzel kişi niteliği taşımayan, dolayısıyla kanun anlamında 'satıcı' olarak
kabul edilemeyecek durumda bulunan bir kişiden satın almış dahi olsa, malın
garanti süresi içerisinde üreticiye karşı kanundan kaynaklanan haklarını ileri
sürme ve kullanma olanağına sahiptir. Otomobil, garanti belgesi ile birlikte
satılması zorunlu olan bir maldır ve garanti süresi içinde el değiştirmesi
durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmaz; satın alan tüketici de sağlanan
garantiden yararlanabilir.
Somut
olayda, davacının dava konusu aracı ticari veya mesleki bir amaçla edinmediği
çekişmesiz ve bu nedenle de yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde
-garantiye ilişkin koşulların mevcut bulunması halinde- tüketici olarak kabul
edilmesi gerektiği açıktır.
Somut
olay garanti kavramı yönünden irdelendiğinde:
Dava
konusu aracın garanti süresi konusunda yerel mahkemece herhangi bir araştırma
ve değerlendirme yapılmamıştır. Dosyada Örneği bulunan "Garanti Şartları (
Tüketici )" başlıklı belgenin 1. maddesinde "Garanti süresi malın
teslim tarihinden itibaren başlar ve 2 yıl/100.000 km.'dir ( hangisi önce gerçekleşirse
)" hükmü bulunmakta ise de; bu belgenin dava konusu araçla ilgili olup
olmadığı belirli bulunmadığı gibi, belgede sözü edilen koşulların dava konusu
araç yönünden gerçekleşmiş olup, olmadığı yönünde yapılmış bir inceleme ve
araştırma da yoktur. Dahası Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün ve Esas:
2005/4-487, Karar: 2005/553 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ortaya
çıkan ayıp gizli ayıp niteliğinde ise, garanti süresinin dolmuş olması
sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Böylesi bir durumda, alıcı ( malik ) 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine dayanarak hak talebinde
bulunma olanağına sahiptir.
Öte
yandan, anılan kanunun 23. maddesi, "Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili
olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmünü
taşımaktadır. Böylece, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, dava
türleri açısından herhangi bir ayırım yapmaksızın, bir uyuşmazlığa tüketici
mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin
uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramıştır.
Bu
durumda; özel daire bozma ilamında da belirtildiği üzere, davalı üretici şirket
hakkındaki dava yönünden görev tüketici mahkemesine aittir. Yine, bozma
ilamında açıklandığı gibi, somut olayda davacının aracı satın almasına aracılık
ettiği dosya kapsamından anlaşılan diğer davalı Fahrettin hakkındaki dava
yönünden genel mahkemeler görevli ise de, genel ve özel mahkemelerin görevinde
bulunan davaların birlikte görülmesi gereken hallerde, her iki davanın özel
mahkemede görülmesi zorunludur. Kaldı ki; davacı vekili, 01.02.2008 havale
günlü dilekçesinde, davalılardan Fahrettin hakkındaki davadan feragat ettiğini
bildirmiş; yerel mahkeme iş bu feragat beyanını dikkate almamış, feragatle
ilgili bir hüküm kurmamıştır.
Hal
böyle olunca; yerel mahkemece, öncelikle, dava konusu araçta var olduğu davacı
tarafça ileri sürülen ayıpların garanti süresi içerisinde ortaya çıkmış olup,
olmadıklarının yöntemince araştırılıp, saptanması; bunların garanti süresi
içerisinde ortaya çıktıklarının saptanması halinde davaya bakma görevinin
kendisine ait olduğunun benimsenmesi; eğer bu ayıplar garanti süresinin
dolmasından sonra ortaya çıkmış iseler, bu kez, gizli ayıp niteliğinde olup
olmadıklarının yine yöntemince ve bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi, gizli
ayıp niteliğinde olmaları halinde de yine görevin benimsenmesi ve davaya devam
olunması, aksi takdirde şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken,
eksik inceleme ile ve gerek kanuna ve gerekse atıf yapılan Yargıtay kararlarına
uygun olmayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı, özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle ve açıklanan
bu ek gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ :
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire
bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ve ayrıca yukarıda açıklanan ek
gerekçeyle H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde
temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.11.2009 gününde oybirliği ile karar
verildi
Yorumlar
Yorum Gönder